1 Mart 2016 Salı

AKP’de Neler Oluyor?

(Toplumsal Özgürlük, Mart-Nisan 2016 sayısı)

Son bir ay içerisinde AKP içerisindeki “farklı” seslerin düzeyi giderek arttı. Başını Bülent Arınç’ın çektiği bu” farklı” sesler korosu, önceden serzenişlerini mızmız bir şekilde dile getirirken şimdi sözlerini sakınmadan söylüyorlar. Bununla birlikte Hamamönü’ndeki toplantılar ve Gül’ün tekrar ortaya çıkmasını da göz önüne alındığında bu sefer farklı bir durumun olduğu söylenebilir. İlk olarak Bülent Arınç’ın Dolmabahçe mutakabatı hakkında sözleriyle başlayan süreç, Arınç’ın sözlerini destekleyen eski bakanlarla birlikte Hamamönü’nde toplantılar yapması ve ardından Abdullah Gül’ün Erdoğan’la görüşmesi ile bir noktaya ulaşmıştı. Fakat sonrasında Arınç’ın Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki kararını desteklemesi ve Erdoğan’a yönelik “Tanimayrum diyemezsin” çıkışıyla kılıçların kesin bir şekilde çekildiği görülmüş oldu. 

Erdoğan tavizsiz 

Buna karşın Erdoğan cephesinin hamleleri oldukça sert bir şekilde geldi: Abdullah Gül’ün AKP kurucu üyeliğinden çıkarılması, yandaş basından Arınç’a yönelik salvolar ve son olarak Zaman gazetesine kayyum atanması ile Gül’e yakın olan Boydaklara yönelik tutuklamalar. 

Bu hamleler Erdoğan’ın özellikle parti ve “mahalle” içerisinde ikinci bir sese kesinlikle izin vermeyeceğini ve şiddetli bir şekilde bastıracağını gösteriyor. Özellikle Kürdistan’daki savaş, bataklığa saplanan Suriye politikası, Artvin’de işaretlerini veren yeni bir “Gezi” korkusu Erdoğan’ı giderek kıstırmakla birlikte hırçınlaşmasına neden oluyor. Bu hırçınlaşma da rasyonellikten kopmayı, uzlaşma ve tavizleri reddetmeye yol açarak giderek kontrolü kaybetmesini sağlıyor. Özellikle Boydak Holding gibi Kayseri’nin ve “Anadolu Kaplanları” olarak adlandırılan sermayenin önemli temsilcisine yapılan operasyon hem Gül nezdinde ki “ılımlı muhafazakar demokratlara” hem de bütün sermayeye verilmiş “Reis benim” mesajını taşıyor. 

AKP’den demokrasi çıkar mı? 

Diğer yandan Gül ve Arınç’ın başını çektiği cephenin inisiyatif alarak yeni bir oluşuma yönelmeyerek, AKP içine yüklenmeleri ise umutsuz bir girişim olarak görünüyor. Herhangi bir demokratik mücadele geçmişi olmayan ve lidere biat kültürüne sahip bir cenahtan, “Reis”i devirme veya olmadı anayasal çizgiye çekilmesini sağlamayı beklemek Godot’yu beklemekten farksız gözüküyor. 

Godot’u beklemek 

Fakat çıkmadık candan umut kesilmez misali kimi “demokratlar” bu çıkışın AKP içinde bölünme yaratarak, AKP’nin özüne sahip çıkacak “demokrat” bir yapının oluşabileceği özlemiyle yanıp tutuşmaktalar. Gerek Türkiye burjuvazisinin pısırık karakteri, gerekse sermayenin Erdoğan’a alternatif bulamamasından dolayı ne AKP içinden ne de dışında bir “demokratik hareketin” çıkması beklenebilir. 

Dolayısıyla Arınç, Gül, sermaye ve AKP’den umulan bu beklenti insana Einstein’in şu sözünü hatırlatıyor: “Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır.” 

Guglielmo Carchedi’nin “Başka Bir Avrupa İçin” adlı eseri üzerine

5 Eylül 1938 tarihinde doğan Guglielmo Carchedi, Amsterdam Üniversitesi İktisat ve Ekonometri Bölümü’nde öğretim üyeliği yapmış Marksist bir...