(Toplumsal Özgürlük, Şubat 2018 sayısı)
Suriye’deki savaşta “son sahne” olması beklenen İdlib sahnesi, IŞİD’in Deyrizor’dan silinmesi-nin ardından başladı. Savaşın askeri kısmı İdlib’te sahne alırken diplomatik kısmı da Soçi’de sahne alıyor. Suriye’deki savaşa “son”a doğru ilerlerken yapılan askeri ve diplomatik hamleler hızlanmakla birlikte yeni gelişmeleri de doğuruyor.
İdlib’deki ateş büyüyor
Deyrizor’u IŞİD’den temizleyen Esad ve müttefikleri, “ılımlı” muhalifler ve Heyet Tahrir Şam (HTŞ “eski” El-Nusra/El-Kaide) çetelerinin ellerinde tuttukları tek büyük şehir olan İdlib’e yönelik hazırlıklarını tamamlayarak harekete geçtiler. Esad ve müttefikleri ilk olarak Ebu Zuhur’u kontrol altına alarak “ılımlı” muhalifler/HTŞ’nin elinde tuttukları bölgenin yarısını ele geçirdiler. Böylece Esad ve müttefiklerinin doğrudan İdlib’e gitmek yerine stratejik yerleri ele geçirip, alan kazanarak ilerlemeyi tercih ettikleri gözüküyor.
Karşılıklı hamleler
Sıradaki hedefin Şii köyleri olan Fua ve Kefraya olduğunun açıklanması da bunun bir gösterge-si. Böylece Esad ve müttefikleri, militan sayıları 25 ila 50 bin arasında olduğu söylenen “ılımlı” muhalifler/HTŞ’ye karşı ellerinde tuttukları sayı üstünlüğü ve zaman baskısını kullanmak istiyor. Buna karşılık “ılımlı” muhalifler/HTŞ Afrin saldırısına katılarak kendilerine yeni alan açmayı planlıyor, Türkiye de Halep’in güneyindeki El-Eys’e konvoy göndererek Esad ve müttefiklerine sınır çekerek “ılımlı” muhalifler/HTŞ’ye nefes aldırmayı hedefliyor.
Önce Esad ve Rusya’nın Türkiye konvoyunun önünü vurması, ardından konvoya yapılan saldırı bu sınırın kabul edilmeyeceğini gösteriyor.
Soçi’de “muhalifler”
Soçi’de 29-30 Ocak’ta gerçekleşen Ulusal Diyalog Kongresi’nden çıkan en önemli sonuç anayasa komitesi kurulması çağrısı oldu. Savaş sonrası Suriye’sinin adımlarını atmaya başlayan Rusya, bu kongreyle kimleri Suriye’de görmek istediğini de çağırdığı delegelerle ortaya koydu.
1500 delegeden oluşan kongrede muhalif delegelerinin sayısı ise 300 civarındaydı.
Kongreye PYD’den kimse çağrılmazken, Barzani yanlısı ENKS’nin eski bileşenlerinden olan Suriye Kürt İlerici Demokrat Partisi (PDPK-S(Pêşverû)) Afrin Operasyonu’ndan dolayı Soçi’yi boykot etti, Kürtler bireysel delegelerle “temsil” edildi.
Suudi Arabistan destekli Müzakere Yüksek Komitesi’nden de katılım olmazken, Türkiye’deki muhaliflerin çatı örgütü Suriye Ulusal Koalisyonu’ndan 4 kişi, Türkmenler’den ise 40 kişi davet edildi.
Fakat SUK ve Türkmenler Suriye bayraklı resim ve logolara tepki gösterip Rusya’ya giriş yapmayarak tüm temsil yetkisini Türkiye heyetine vererek kongreyi terk etti.
Muhalefet delegelerinin çoğunluğunu ise Rusya karşıtı olmamakla birlikte Esad rejiminin “revi-ze” edilmesinden yana olan Heysem Menna’nın (56 kişi), Ahmet Jarba’nın (54 kişi) ve Rande Kasis’in (53 kişi) grupları oluşturdu.
İdlib ve Soçi sahneleri
Türkiye konvoyuna yapılan saldırı, İdlib merkezine doğru alan “daraldıkça” güç odaklarının sahada sık sık karşı karşıya geleceklerini ve bu yüzden de masada yaptıkları “anlaşmaların” sü-rekli değişeceğini gösteriyor.
Dolayısıyla Rusya, Soçi’deki kongreyle savaş sonrası için adımlarını atmaya başlamış olsa da sahadaki durum bu adımların niceliğini ve niteliğini değiştirebilecek potansiyele sahip.
İdlib ve Soçi bir dönemin kapanış sahneleri olmakla birlikte yeni bir dönemin açılışı için yapılan provaların da sahnesi olacak.