(Toplumsal Özgürlük, Kasım 2012 sayısı)
Sosyalizmin getirdiği birikimler sayesinde uzun yıllardır büyüme rekorları kırarak dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline gelen Çin için “barışçıl” bir ülke profili ve “efsanevi” büyüme dönemi bitmek üzere. Ekonomik krizin AB ve ABD’de yarattığı etkinin Çin’e de ulaşması, Uzakdoğu’da yaşanan gerilimler, Afrika’daki paylaşım yarışı Çin’i “barışçıl” ve “pasif” durumdan “saldırgan” ve ”aktif” bir duruma geçmeye zorluyor.
Efsaneden Kabusa
Ekonomik büyümesiyle “efsaneler” yaratan Çin, Avrupa’daki ekonomik krizin kendi kıyılarına ulaşmasıyla birlikte kabuslar görmeye başladı. Çin’in en büyük ihraç pazarı olan Avrupa ve ABD’de yaşanan ekonomik daralma sonucunda Çin’in ihracattaki artış oranı önceki yıllara göre düşüş göstererek Temmuz ayında yüzde 1, Ağustos ayında yüzde 0,6 arttı. Euro bölgesinin ve ABD ekonomisinin yakın geleceğe dair güçlü bir büyüme sinyali vermemesi Çin’in ihracatının giderecek daralacağını gösteriyor.
Temmuz ve Ağustos aylarında ihracatla birlikte iç tüketimin azalması da Çin ekonomisinin kabuslarından birini oluşturuyor. Bu yüzden Çin devleti iç tüketimi arttırmak için sosyal hakları değil de kamu harcamalarını arttırmaya yönelik politikalar izliyor. Bunun sonucunda Çin devleti kredi faizlerini düşürerek, otoyol, köprü ve konut gibi altyapı yatırımları yaparak iç tüketimi arttırmaya çalışıyor.
Nitekim Çin emekçilerinin aldıkları düşük ücretten dolayı devletin bu iç tüketim politikalarının sürekliliği sağlanamayacaktır. Dolaysıyla iç tüketim ve ihracattaki bu gelişmeler Çin’in büyüme hızının giderek yavaşlayacağını göstermektedir.
Gerilimler Artıyor
Ekonomideki bu gerilemeler Çin’in “barışçıl” ve “pasif ” dış politikasını “saldırgan” ve ”aktif” olacak şekilde değiştirmeye zorluyor. Nitekim uzun zamandır Afrika pazarını zorlayan, fakat ABD’nin siyasi ve askeri hamlelerine genellikle ricat ile karşılık veren Çin, hamlelerini sıklaştırmaya başlattı. Afrika’nın en büyük altın üreticilerinden olan African Barrick Gold (ABG) şirketinin hisselerini almak için görüşmelerde bulunan Çin, aynı zamanda Afrika ülkelerine 3
yıl içinde 20 milyar dolarlık kredi açacağını belirtti. Çin-Afrika İşbirliği Forumu’nda konuşan Çin Başbakanı Wen Jiabao, Afrika ülkelerinin sürdürülebilir büyümesine odaklanacaklarını söyleyerek Çin’in Afrika’ya doğru “eksenini” bükmüş olduğunu belirtti.
Suriye konusunda ise Rusya ile birlikte ABD’nin başını çektiği cephenin karşısında konumlanan Çin’in Uzakdoğu’da bu cepheyle olan gerilimleri artarak devam ediyor. Çin’in 1974’te bu yana kontrol altında tuttuğu, Vietnam ve Tayvan’ın da hak iddia ettiği Paracel Adaları’nda askeri üs kurmak istemesine ABD’nin karşı çıkması, iki ülke ilişkilerinin gerilmesine yol açtı. Çin ABD’nin bu konuya müdahil olmasına sert biçimde tepki gösteriyor. Bu adalar zengin petrol ve doğalgaz rezervleri barındırmasından dolayı büyük bir öneme sahip.
Çin’in yakın komşusu Japonya ile olan ilişkilerinde de gerilim mevcut. Japonya’nın kontrolünde bulunan, Japonya'nın Sekanku, Çin'in Diaoyu adını verdikleri adalara yılbaşını geçirmek için dört Japon vatandaşının çıkması diplomatik krize yol açtı. Bu grubun ardından bir grup Çin aktivist de bu olayı protesto etmek için adalara çıktı ve Japonya tarafından gözaltına alındı. Bu olaylar sırasında her iki devlet de adaların kendilerine ait olduğunu belirterek birbirlerini uyardılar.
Zengin balıkçılık alanları ve petrol yatakları üzerinde bulunan adaların ayrıca Doğu Çin Denizi'nde stratejik bir öneme sahip olması iki ülke arasındaki gerilimin artabileceğini gösteriyor.
Yeni Kongre, Yeni Nomenklatura
Bunların yanında Çin Komünist Partisi Ekim ayında 18. Kongresini yapacak. Bu kongrede lider değişikliği yapılacak. Bu değişiklik sonucunda Başkan Hu Jintao’nun yerini Başkan Yardımcısı Xi Jinping, Başbakan Wen Jiabao’nun yerini ise Başbakan Yardımcısı Li Kekiang alacak. Ayrıca kongrede, politbüro daimi komitesini oluşturan dokuz kişiden yedisinin yerine yenileri atanacak.
Müstakbel başkan Xi Jinping yaptığı son ABD gezisinde Beyaz Saray’ın da onayını alarak, temel hedefinin Çin’deki ekonomik modelin istikrarını devam ettirmek olduğunu belirtti. Nitekim kongre öncesinde politbüroya girmesi kesin gözüyle bakılan, Mao dönemini canlandıracağını belirten Bo Xilai'ın ve eşi Gu Kailai'ın adlarının skandallara “karışması” ÇKP’nin kapitalizme doğru yol almaya devam edeceğini gösteriyor.
AB ve ABD’yi etkileyen ekonomik kriz bir yandan Çin’in dünyanın önemli bir gücü olması açısından önemli bir fırsat sunarken, diğer yandan da bu piyasalara bağımlı olması sebebiyle ekonomisini zor duruma sokuyor. Bu durum Çin’i bir taraftan krize karşı “Batı” ile birlikte davranmaya iterken, diğer taraftan başta BRICS ülkeleri olmak üzere diğer ülkelerle birlikte alternatif bir düzen arayışına girmesine neden oluyor. Başta Suriye ve Uzakdoğu’da yaşanan gerilimler, Afrika’daki paylaşım mücadeleleri ise Çin ile “Batı” arasındaki mücadelenin artarak ve “şiddetli” bir şekilde devam edeceğini gösteriyor.
Bunlarla birlikte yeni kongreyle birlikte seçilecek olan yeni yönetimin bileşiminin de gösterdiği gibi Çin’in kapitalizme doğru yolculuğu hızını artırarak devam edecek. Fakat başta köylüler ve işçiler olmak üzere çevrecilerin, kadınların artan sayıdaki eylemleri, yeni yönetimin kapitalizme doğru olan yolculukta işinin çok da kolay olmayacağını gösteriyor.