2 Kasım 2012 Cuma

Çanlar Çin İçin Çalıyor

(Toplumsal Özgürlük, Kasım 2012 sayısı)

Sosyalizmin getirdiği birikimler sayesinde uzun yıllardır büyüme rekorları kırarak dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline gelen Çin için “barışçıl” bir ülke profili ve “efsanevi” büyüme dönemi bitmek üzere. Ekonomik krizin AB ve ABD’de yarattığı etkinin Çin’e de ulaşması, Uzakdoğu’da yaşanan gerilimler, Afrika’daki paylaşım yarışı Çin’i “barışçıl” ve “pasif” durumdan “saldırgan” ve ”aktif” bir duruma geçmeye zorluyor. 

Efsaneden Kabusa 

Ekonomik büyümesiyle “efsaneler” yaratan Çin, Avrupa’daki ekonomik krizin kendi kıyılarına ulaşmasıyla birlikte kabuslar görmeye başladı. Çin’in en büyük ihraç pazarı olan Avrupa ve ABD’de yaşanan ekonomik daralma sonucunda Çin’in ihracattaki artış oranı önceki yıllara göre düşüş göstererek Temmuz ayında yüzde 1, Ağustos ayında yüzde 0,6 arttı. Euro bölgesinin ve ABD ekonomisinin yakın geleceğe dair güçlü bir büyüme sinyali vermemesi Çin’in ihracatının giderecek daralacağını gösteriyor. 

Temmuz ve Ağustos aylarında ihracatla birlikte iç tüketimin azalması da Çin ekonomisinin kabuslarından birini oluşturuyor. Bu yüzden Çin devleti iç tüketimi arttırmak için sosyal hakları değil de kamu harcamalarını arttırmaya yönelik politikalar izliyor. Bunun sonucunda Çin devleti kredi faizlerini düşürerek, otoyol, köprü ve konut gibi altyapı yatırımları yaparak iç tüketimi arttırmaya çalışıyor. 

Nitekim Çin emekçilerinin aldıkları düşük ücretten dolayı devletin bu iç tüketim politikalarının sürekliliği sağlanamayacaktır. Dolaysıyla iç tüketim ve ihracattaki bu gelişmeler Çin’in büyüme hızının giderek yavaşlayacağını göstermektedir. 

Gerilimler Artıyor 

Ekonomideki bu gerilemeler Çin’in “barışçıl” ve “pasif ” dış politikasını “saldırgan” ve ”aktif” olacak şekilde değiştirmeye zorluyor. Nitekim uzun zamandır Afrika pazarını zorlayan, fakat ABD’nin siyasi ve askeri hamlelerine genellikle ricat ile karşılık veren Çin, hamlelerini sıklaştırmaya başlattı. Afrika’nın en büyük altın üreticilerinden olan African Barrick Gold (ABG) şirketinin hisselerini almak için görüşmelerde bulunan Çin, aynı zamanda Afrika ülkelerine 3 

yıl içinde 20 milyar dolarlık kredi açacağını belirtti. Çin-Afrika İşbirliği Forumu’nda konuşan Çin Başbakanı Wen Jiabao, Afrika ülkelerinin sürdürülebilir büyümesine odaklanacaklarını söyleyerek Çin’in Afrika’ya doğru “eksenini” bükmüş olduğunu belirtti. 

Suriye konusunda ise Rusya ile birlikte ABD’nin başını çektiği cephenin karşısında konumlanan Çin’in Uzakdoğu’da bu cepheyle olan gerilimleri artarak devam ediyor. Çin’in 1974’te bu yana kontrol altında tuttuğu, Vietnam ve Tayvan’ın da hak iddia ettiği Paracel Adaları’nda askeri üs kurmak istemesine ABD’nin karşı çıkması, iki ülke ilişkilerinin gerilmesine yol açtı. Çin ABD’nin bu konuya müdahil olmasına sert biçimde tepki gösteriyor. Bu adalar zengin petrol ve doğalgaz rezervleri barındırmasından dolayı büyük bir öneme sahip. 

Çin’in yakın komşusu Japonya ile olan ilişkilerinde de gerilim mevcut. Japonya’nın kontrolünde bulunan, Japonya'nın Sekanku, Çin'in Diaoyu adını verdikleri adalara yılbaşını geçirmek için dört Japon vatandaşının çıkması diplomatik krize yol açtı. Bu grubun ardından bir grup Çin aktivist de bu olayı protesto etmek için adalara çıktı ve Japonya tarafından gözaltına alındı. Bu olaylar sırasında her iki devlet de adaların kendilerine ait olduğunu belirterek birbirlerini uyardılar. 

Zengin balıkçılık alanları ve petrol yatakları üzerinde bulunan adaların ayrıca Doğu Çin Denizi'nde stratejik bir öneme sahip olması iki ülke arasındaki gerilimin artabileceğini gösteriyor. 

Yeni Kongre, Yeni Nomenklatura

Bunların yanında Çin Komünist Partisi Ekim ayında 18. Kongresini yapacak. Bu kongrede lider değişikliği yapılacak. Bu değişiklik sonucunda Başkan Hu Jintao’nun yerini Başkan Yardımcısı Xi Jinping, Başbakan Wen Jiabao’nun yerini ise Başbakan Yardımcısı Li Kekiang alacak. Ayrıca kongrede, politbüro daimi komitesini oluşturan dokuz kişiden yedisinin yerine yenileri atanacak. 

Müstakbel başkan Xi Jinping yaptığı son ABD gezisinde Beyaz Saray’ın da onayını alarak, temel hedefinin Çin’deki ekonomik modelin istikrarını devam ettirmek olduğunu belirtti. Nitekim kongre öncesinde politbüroya girmesi kesin gözüyle bakılan, Mao dönemini canlandıracağını belirten Bo Xilai'ın ve eşi Gu Kailai'ın adlarının skandallara “karışması” ÇKP’nin kapitalizme doğru yol almaya devam edeceğini gösteriyor. 

AB ve ABD’yi etkileyen ekonomik kriz bir yandan Çin’in dünyanın önemli bir gücü olması açısından önemli bir fırsat sunarken, diğer yandan da bu piyasalara bağımlı olması sebebiyle ekonomisini zor duruma sokuyor. Bu durum Çin’i bir taraftan krize karşı “Batı” ile birlikte davranmaya iterken, diğer taraftan başta BRICS ülkeleri olmak üzere diğer ülkelerle birlikte alternatif bir düzen arayışına girmesine neden oluyor. Başta Suriye ve Uzakdoğu’da yaşanan gerilimler, Afrika’daki paylaşım mücadeleleri ise Çin ile “Batı” arasındaki mücadelenin artarak ve “şiddetli” bir şekilde devam edeceğini gösteriyor. 

Bunlarla birlikte yeni kongreyle birlikte seçilecek olan yeni yönetimin bileşiminin de gösterdiği gibi Çin’in kapitalizme doğru yolculuğu hızını artırarak devam edecek. Fakat başta köylüler ve işçiler olmak üzere çevrecilerin, kadınların artan sayıdaki eylemleri, yeni yönetimin kapitalizme doğru olan yolculukta işinin çok da kolay olmayacağını gösteriyor. 

Aleviler İçin Direnişi Yükseltme Vakti

(Toplumsal Özgürlük, Kasım 2012 sayısı)

Yüzyıllardır katliamlar ve baskılara uğrayan Alevilere yönelik saldırılar, son zamanlarda hızını artırarak devam ediyor. Osmanlı devletini aratmayacak şekilde bu saldırılara devam eden TC ve TC’nin yeni yöneticisi AKP, saldırılarını artırmaya ve değişik şekillerde uygulamaya devam ediyor. Sadece fiziki saldırılarla değil asimilasyon, inkar gibi saldırılarla Alevilik baskı altına alınmaya ve yok edilmeye çalışılıyor. 

Asimilasyonda AKP-CHP El Ele 

Alevi açılımıyla Alevileri arkasına yedeklemeye çalışan ama başaramayan AKP’nin Alevilere yönelik saldırılarından birini de asimilasyon oluşturuyor. Yıllardır cemevlerini ibadethane olarak görmeyen ve kimi zaman Bornova, Yenimahalle’de olduğu gibi CHP eliyle cemevlerini yıkan devlet, son olarak Hüseyin Aygün’ün Meclis’te cemevi açılmasına yönelik önerisini reddetti ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek Diyanet’ten aldığı fetvayla Alevilere adres olarak camiyi gösterdi. 

Bunun üzerine “Alevilik dindir” açıklaması yapan Hüseyin Aygün’e yönelik tepkiler kendi partisindeki Alevilerden geldi. Sabahat Akkiraz “Bu provokasyondur” derken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “Alevilik bir inançtır, Müslümanlığın bir parçasıdır” diyerek “Yeni CHP”nin Aleviliği İslam içinde eritme konusunda “eski CHP”den geri kalmayacağını gösterdi. 

Recep Tayyip Erdoğan da Karacaahmet’deki cemevine ucube diyerek cemevlerine olan bakış açısını net olarak dile getirdi. 

Öte yandan AKP 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in Hayatı gibi “seçmeli” dersler konması ve imam hatip ortaokullarının açılması asimilasyon saldırısının eğitim ayağını oluşturuyor. Sözde “seçmeli” derslerle Sünni inancı dayatılmaya devam edilmektedir. Alevilerin çoğunluk olduğu mahallelerde imam hatip ortaokulları açılarak Alevi aileler çocuklarını bu ortaokullara göndermeye yönlendirilmektedir. 

İstediğin Gibi Yaşayamaz, İstediğim Gibi Ölürsün 

AKP ve AKP’de cisimleşen devletin diğer saldırısını ise inkar siyaseti oluşturuyor. Bir televizyon programında Recep Tayyip Erdoğan “Ben Aleviliği, Hazreti Ali'yi sevenler olarak biliyorum. Ben bugünkü Aleviyim diyenlere baktığım zaman hepsinden daha Aleviyim. Hiçbiri Hazreti Ali gibi yaşamıyor” diyerek ustalıktan sonra dedeliğe de hazır olduğunu gösterdi. Erdoğan, Hz. Ali’ye indirgenmiş bir Alevilik dayatmakta, Alevilerin inancını görmezden gelip inkar etmektedir. 

İnkarın diğer şekli de asker cenazelerinde ortaya çıkmaktadır. Foça ve Beytüşşebap’taki çatışmalarda hayatını kaybeden iki Alevi askerin cenaze merasimleri önce cemevi, sonra camide yapıldı. Cemevindeki cenaze merasimlerine katılmayarak Alevilik inancını resmen inkar eden devlet erkanı, kendi merasimi için camiyi seçmektedir ve ailelere de bunu zorla dayatmaktadır. İnançlarını kabul etmediği genç insanları zorla askere alıp kirli savaşında öldüren devlet, yine bu gençlerin inançları doğrultusunda gömülmesine izin vermeyerek kendi inancını dayatmaktadır. Bir başka örnek de, Alevilik inancı içinde yer alan Abdallık geleneğinin sürdürücüsü, büyük halk sanatçısı Neşet Ertaş’ın cenazesinin camiden kaldırılması, üstüne üstlük Alevilik düşmanı Tayyip Erdoğan’ın burada bir konuşma yapmasıdır. 

Alevilerin Katline Ferman

Alevilere yönelik fiziki saldırılar ise, son zamanlarda hızını artırarak devam ediyor. Son zamanlarda Aydın, Adıyaman ve İzmir’de Alevi ailelerin evlerinin işaretlenmesinin bir devamı olarak Malatya’nın Sürgü Beldesi’nde bir Alevi ailenin evi ve İstanbul’un Kartal ilçesindeki cemevi yakılmaya çalışıldı, Pendik’te Aleviler tehdit edildi ve Altındağ’da 4+4+4 eylemine katılan bir ailenin evine ve işyerine silahlı saldırı yapıldı. 

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in “Çocukların işi” dediği ev işaretlemelerinin nereye varabileceği Sürgü ve Kartal’da açıkça ortaya kondu. AKP’den destek alan gerici güçler Sürgü’de 2. Madımak girişiminde bulundular, fakat Alevi ve devrimci-demokrat kesimlerin tepkileriyle şimdilik geriye çekildiler. Nitekim Kartal’daki cemevini yakma girişimi de yine Alevi ve devrimci-demokrat kesimlerin gösterdiği tepkilerle geri püskürtüldü. Fakat gerek ev işaretleyenlerin gerekse cemevini yakmaya çalışanların yakalan(a)maması bu saldırıların belli bir plan doğrultusunda yapıldığını göstermektedir.

AKP’nin Suriye’de mezhep üzerinden yürüttüğü politika ise Alevilere yönelik saldırıların artmasında önemli bir etki oluşturmaktadır. Nitekim AKP’nin himayesi altında Hatay’ı askeri kampa dönüştüren Selefi ve Sünni gruplar Esad sonrası yapacaklarını sözleriyle, eylemleriyle ortaya koymaktadır. 

AKP eliyle açıktan, CHP eliyle de dolaylı olarak uygulanan bir politika ile Aleviler olabildiğince susturulmaya, baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Çünkü Alevilik tarihsel devrimci bir güçtür ve sosyalist güçler ve Kürt hareketiyle birlikte hareket etme olasılığı devleti korkutmaktadır. Bu yüzden devlet bir yandan AKP, diğer yandan CHP eliyle çeşitli araçlar kullanarak Alevileri yanına çekmeye çalışmakta, yanına çekemediklerini ise saldırılarıyla sindirmeye çalışmaktadır. Fakat Aleviler, bu saldırıları sosyalist güçler ve Kürt hareketiyle birlikte davranarak, mücadele seviyesini yükselterek boşa çıkarabilecek güçtedir. 


Guglielmo Carchedi’nin “Başka Bir Avrupa İçin” adlı eseri üzerine

5 Eylül 1938 tarihinde doğan Guglielmo Carchedi, Amsterdam Üniversitesi İktisat ve Ekonometri Bölümü’nde öğretim üyeliği yapmış Marksist bir...