2 Kasım 2012 Cuma

Aleviler İçin Direnişi Yükseltme Vakti

(Toplumsal Özgürlük, Kasım 2012 sayısı)

Yüzyıllardır katliamlar ve baskılara uğrayan Alevilere yönelik saldırılar, son zamanlarda hızını artırarak devam ediyor. Osmanlı devletini aratmayacak şekilde bu saldırılara devam eden TC ve TC’nin yeni yöneticisi AKP, saldırılarını artırmaya ve değişik şekillerde uygulamaya devam ediyor. Sadece fiziki saldırılarla değil asimilasyon, inkar gibi saldırılarla Alevilik baskı altına alınmaya ve yok edilmeye çalışılıyor. 

Asimilasyonda AKP-CHP El Ele 

Alevi açılımıyla Alevileri arkasına yedeklemeye çalışan ama başaramayan AKP’nin Alevilere yönelik saldırılarından birini de asimilasyon oluşturuyor. Yıllardır cemevlerini ibadethane olarak görmeyen ve kimi zaman Bornova, Yenimahalle’de olduğu gibi CHP eliyle cemevlerini yıkan devlet, son olarak Hüseyin Aygün’ün Meclis’te cemevi açılmasına yönelik önerisini reddetti ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek Diyanet’ten aldığı fetvayla Alevilere adres olarak camiyi gösterdi. 

Bunun üzerine “Alevilik dindir” açıklaması yapan Hüseyin Aygün’e yönelik tepkiler kendi partisindeki Alevilerden geldi. Sabahat Akkiraz “Bu provokasyondur” derken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “Alevilik bir inançtır, Müslümanlığın bir parçasıdır” diyerek “Yeni CHP”nin Aleviliği İslam içinde eritme konusunda “eski CHP”den geri kalmayacağını gösterdi. 

Recep Tayyip Erdoğan da Karacaahmet’deki cemevine ucube diyerek cemevlerine olan bakış açısını net olarak dile getirdi. 

Öte yandan AKP 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in Hayatı gibi “seçmeli” dersler konması ve imam hatip ortaokullarının açılması asimilasyon saldırısının eğitim ayağını oluşturuyor. Sözde “seçmeli” derslerle Sünni inancı dayatılmaya devam edilmektedir. Alevilerin çoğunluk olduğu mahallelerde imam hatip ortaokulları açılarak Alevi aileler çocuklarını bu ortaokullara göndermeye yönlendirilmektedir. 

İstediğin Gibi Yaşayamaz, İstediğim Gibi Ölürsün 

AKP ve AKP’de cisimleşen devletin diğer saldırısını ise inkar siyaseti oluşturuyor. Bir televizyon programında Recep Tayyip Erdoğan “Ben Aleviliği, Hazreti Ali'yi sevenler olarak biliyorum. Ben bugünkü Aleviyim diyenlere baktığım zaman hepsinden daha Aleviyim. Hiçbiri Hazreti Ali gibi yaşamıyor” diyerek ustalıktan sonra dedeliğe de hazır olduğunu gösterdi. Erdoğan, Hz. Ali’ye indirgenmiş bir Alevilik dayatmakta, Alevilerin inancını görmezden gelip inkar etmektedir. 

İnkarın diğer şekli de asker cenazelerinde ortaya çıkmaktadır. Foça ve Beytüşşebap’taki çatışmalarda hayatını kaybeden iki Alevi askerin cenaze merasimleri önce cemevi, sonra camide yapıldı. Cemevindeki cenaze merasimlerine katılmayarak Alevilik inancını resmen inkar eden devlet erkanı, kendi merasimi için camiyi seçmektedir ve ailelere de bunu zorla dayatmaktadır. İnançlarını kabul etmediği genç insanları zorla askere alıp kirli savaşında öldüren devlet, yine bu gençlerin inançları doğrultusunda gömülmesine izin vermeyerek kendi inancını dayatmaktadır. Bir başka örnek de, Alevilik inancı içinde yer alan Abdallık geleneğinin sürdürücüsü, büyük halk sanatçısı Neşet Ertaş’ın cenazesinin camiden kaldırılması, üstüne üstlük Alevilik düşmanı Tayyip Erdoğan’ın burada bir konuşma yapmasıdır. 

Alevilerin Katline Ferman

Alevilere yönelik fiziki saldırılar ise, son zamanlarda hızını artırarak devam ediyor. Son zamanlarda Aydın, Adıyaman ve İzmir’de Alevi ailelerin evlerinin işaretlenmesinin bir devamı olarak Malatya’nın Sürgü Beldesi’nde bir Alevi ailenin evi ve İstanbul’un Kartal ilçesindeki cemevi yakılmaya çalışıldı, Pendik’te Aleviler tehdit edildi ve Altındağ’da 4+4+4 eylemine katılan bir ailenin evine ve işyerine silahlı saldırı yapıldı. 

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in “Çocukların işi” dediği ev işaretlemelerinin nereye varabileceği Sürgü ve Kartal’da açıkça ortaya kondu. AKP’den destek alan gerici güçler Sürgü’de 2. Madımak girişiminde bulundular, fakat Alevi ve devrimci-demokrat kesimlerin tepkileriyle şimdilik geriye çekildiler. Nitekim Kartal’daki cemevini yakma girişimi de yine Alevi ve devrimci-demokrat kesimlerin gösterdiği tepkilerle geri püskürtüldü. Fakat gerek ev işaretleyenlerin gerekse cemevini yakmaya çalışanların yakalan(a)maması bu saldırıların belli bir plan doğrultusunda yapıldığını göstermektedir.

AKP’nin Suriye’de mezhep üzerinden yürüttüğü politika ise Alevilere yönelik saldırıların artmasında önemli bir etki oluşturmaktadır. Nitekim AKP’nin himayesi altında Hatay’ı askeri kampa dönüştüren Selefi ve Sünni gruplar Esad sonrası yapacaklarını sözleriyle, eylemleriyle ortaya koymaktadır. 

AKP eliyle açıktan, CHP eliyle de dolaylı olarak uygulanan bir politika ile Aleviler olabildiğince susturulmaya, baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Çünkü Alevilik tarihsel devrimci bir güçtür ve sosyalist güçler ve Kürt hareketiyle birlikte hareket etme olasılığı devleti korkutmaktadır. Bu yüzden devlet bir yandan AKP, diğer yandan CHP eliyle çeşitli araçlar kullanarak Alevileri yanına çekmeye çalışmakta, yanına çekemediklerini ise saldırılarıyla sindirmeye çalışmaktadır. Fakat Aleviler, bu saldırıları sosyalist güçler ve Kürt hareketiyle birlikte davranarak, mücadele seviyesini yükselterek boşa çıkarabilecek güçtedir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Trump’ın Avrupa’yla Dansı

Geçtiğimiz hafta yayımlanan 2025 Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesi, dünya gündeminin zirvesinden inmiyor. Belge hakkındaki tartışmaların ön...