1 Temmuz 2015 Çarşamba

CHP Emanetçiliği

(Toplumsal Özgürlük, Temmuz 2015 sayısı)

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) barajı geçmesi sonucunda başlayan “analizlerde” dile getirilen söylemlerden birisi de CHP’den gelen emanet oylar. Bazı analistlere göre, bu oylar HDP’ye barajı aştıracak kadar çok sayıda! 

Emanetler yerine döndü 

12 Eylül faşist askeri darbesiyle birlikte getirilen yüzde on barajı, devrimci-demokratların parlamento düzeyinde mücadele etmemesi için konulan en önemli engellerden biriydi. Bundan kaynaklı devrimci-demokrat kesimlerin bir kısmı başta CHP olmak üzere sosyal-demokrat görünümlü partilere oy vermekteydiler. Kitlelerin bu partilere oy vermeleri, halkın sistem dışına yönelmemesini isteyen sermayenin çıkarlarıyla da uyuşmaktaydı. Dolayısıyla, “sosyal-demokratlar” ile sermaye arasında üstü kapalı bir anlaşma bulunmaktaydı. Devrimci-demokrat örgütlerin ittifakları ve desteğiyle HDP’nin barajı aşması, bu gidişe nokta koydu. Böylece devrimci-demokrat kitlelerin CHP’deki emanet oyları HDP’ye gitmiş oldu. Kitlelerin, genel olarak seçimlerde “sol” görünümü nedeniyle yöneldiği CHP’ye bu sefer yönelmemesinden 

en büyük nedenlerden biri, CHP’nin “deşifre” olması. Seçim öncesi ekonominin başına Kemal Derviş’i getirileceğinin açıklanması ve büyük ekonomik projelerde emeğin değil sermayenin isteklerinin öncelenmesi, “sol” maskenin arkasındaki sağcı-sermaye yanlısı gerçeği açığa çıkarttı. Yine, aday belirlemede ön-seçim uygulamasının aslında kontenjan adaylarının meşruluğunu sağlamak için kullanılması da parti-içi demokrasinin gerçekliğini gösterdi. 

Bunlarla birlikte, esas olarak gerçek bir devrimci-demokrat alternatifin HDP biçiminde ortaya çıkmasıyla, CHP’de duran devrimci-demokratların “emanet” oyları gerçek yerine döndü. 

”Sol” yumruğa dikkat 

Fakat sermaye düzeninin “sol” yedek lastiği CHP, yine de hatırı sayılır sayıda devrimci-demokrat kitleyi çevresinde tutmaya devam ediyor. Yemin töreni esnasındaki “sol” yumruklar, bu kitleyi tutmak ve gidenlerin gözlerinin de ayrılmamasını sağlamak için kaldırıldı. 

Şayet HDP ana yönelimini demokratik cumhuriyete doğru çevirirse, o sahte yumrukların hiç bir kıymet-i harbiyesi kalmayacak ve CHP’deki esas erime o zaman başlayacaktır. 

‘Yeni’ CHP Eski Sonuç

(Toplumsal Özgürlük, Temmuz 2015 sayısı)

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 2015 genel seçimlerinde 11.518.139 seçmenin oyunu alarak %24,95 oy oranıyla 132 milletvekilliği kazanarak ikinci parti oldu. CHP, 2011 yılındaki seçime göre 362.167 seçmenin daha oyunu alsa da seçmen sayısı arttığı için oy oranında %1,03 azalış yaşayarak 3 milletvekilliğini de kaybetti.

Seçimlere “büyük” sloganlarla giren CHP’nin, geçen seçime göre “matematiksel” gerilmesinin yankısı örtbas edildi. Bunda AKP’nin tek başına hükümet kuramayacak olması ve bundan dolayı bakanlık yarışına giren CHP’lilerin payı büyük. Sermayenin merkezine dönüş Seçim söylemlerine özellikle “ekonomi” alanında ağırlık vermesine rağmen, CHP’nin beklenen karşılığı alamamasından en büyük neden gerçek bir alternatif yaratamaması. Sunduğu ekonomik program ve başında Kemal Derviş’in olduğu ekonomi kadrosu aslında AKP’den pek farklı bir politika izlemeyeceğinin göstergesiydi. Nitekim AKP döneminde yoksullaşan, iş cinayetlerinde hayatlarını kaybeden ve sürekli hak kaybı yaşayan emekçi çoğunluk bu farksızlığı görmüş durumda. 

Sistem içi manevralar 

Seçim sonuçları, CHP’nin sistemin yedek lastiği olma durumunu tekrar tescilliyor ve CHP’nin olası bir durumda iktidar için yeterli olmadığını da bir kez daha gösteriyor. CHP, sistem için, devrimci hareketlerin yükseldiği zamanlarda, kitleleri sistem içine çekmek için kullanılacak önemli bir alet. Fakat yükselen işçi hareketi ve Gezi İsyanı›nın devam eden dinamiğinin CHP tarafından sisteme tümüyle içerilememesi, “alet”teki sıkıntıyı gösteriyor. 

Nitekim, başta Deniz Baykal’ın yeniden ortaya çıkarak görüşmelerde bulunması ve AKP ile koalisyon yapılması için yükselen sesler, “Yeni” CHP’deki karmaşık durumu gösteriyor. Ayrıca, sermayenin AKP-CHP koalisyonu isteği de CHP’yi hızla sistemin merkezine doğru çekiyor. 

CHP’nin dengesi 

Bu istek, sermayenin, sistemin ve rejimin sıkışmışlığını bir süre AKP-CHP koalisyonuyla yatıştırmayı, ardından oluşacak koşullara göre AKP ve/veya CHP ile devam etmeyi hedeflediğini gösteriyor. Tabii ki, CHP ile devam edilmesinin en büyük koşulu, devrimci-halkçı hareketleri kendine çekebilme becerisi. Bunun için de, CHP bir taraftan merkeze çekilirken, diğer taraftan “sol” yumruğunu kaldırarak yemin edenleri de dışarıda bırakmayacak şekilde bir özel “denge” oluşturulmaya çalışılıyor. 

Önümüzdeki süreçte CHP içindeki bu «denge”nin, güçlenen Kürt Özgürlük Hareketi ve yükselen işçi sınıfı hareketi karşısında “sol” görünümde “sağ” bir güç alanı oluşturmaya çalışacağı gözüküyor. Bu suni ve sahte “denge”nin geleceğini ise, emekçilerin ve halkların mücadelesi belirleyecek. 


Guglielmo Carchedi’nin “Başka Bir Avrupa İçin” adlı eseri üzerine

5 Eylül 1938 tarihinde doğan Guglielmo Carchedi, Amsterdam Üniversitesi İktisat ve Ekonometri Bölümü’nde öğretim üyeliği yapmış Marksist bir...