(Toplumsal Özgürlük, Mart Nisan 2020 sayısı)
İktidar ortağı MHP, savaş tamtamlarını bütün iştahıyla çalmaya devam ediyor. Tamtamların çıkardığı ses “milliyetçi” ahalinin bir yandan motivasyon sağlamasına, titreyip kendine gelmesine neden olurken diğer yandan yaklaşan felaketin sesinin duyulmasını da engelliyor. Kuruluşundan itibaren varlığını “savaş” üzerinden temellendiren MHP ve öncülleri, sermaye düzeninin tehlikeye girdiği veyahut yeni “atılımlar” yapacağı anların sivrilen öznesi oldu, olmaya da devam ediyor.
Bu bağlamda Devlet Bahçeli’nin Esad’ı devirme tutkusu kimi hezeyanları barındırmakla birlikte bu ikili “anı” da içeriyor.
Bozkurt ileri!
“Arap Baharı”nı yayılmanın bir fırsatı olarak gören sermaye, bu fırsatın kâbusa dönüştüğü gerçeğine rağmen özellikle Suriye’deki “atılımını” inatla sürdürüyor. Afrin zeytinlerinin ve İdlib’teki sanayinin talan edilmesi bu “atılımın” bir boyutuyken üniversite kurulması, PTT ofislerinin açılması ve kaymakam atanması diğer boyutu. Fakat Esad’ın Rusya ve İran’ın desteğiyle hızla ilerlemesi, bu atılımları tehlikeye düşürmekte. Dolayısıyla Bahçeli’nin bozkurtları, bu atılımların korunmasıyla birlikte olası ilerleme fırsatları için de “taze” kanlar. Ergenekon’dan çıkma motivasyonuyla Suriye dosyasını alan bozkurtların Şam hayalini kurmaları bu açıdan çok da sürpriz değil. Nitekim Bahçeli de gerekirse silah elde savaşacağını belirtmedi mi?
Suriye fırsatları
Suriye’de savaş bozkurtların yanı sıra tefeci-bezirgân kökenli Anadolu sermayesi için de alan açıyor. AKP döneminde pastadan yeterince pay alamayan bir kesim MHP aracılığıyla oluşan boşluktan faydalanmak istediğini, yerel seçimlerde İç Anadolu’daki oy kayışında kendini ifade etmişti. Anlaşılan o ki Suriye’deki pasta hem bu kesimin hem de bu kesimi çeperinde tutmak isteyen Bahçeli’nin ağzını sulandırıyor. Suriye’deki savaş ayrıca MHP’nin daralan toplumsal alanını da genişletme fırsatı taşıyor. Toplum üzerinde estirilen milliyetçilik, vatan, şehit söylemleriyle halkı mümkünse esir alarak Şam seferine sürükleme, değilse de belirlenen alanın dışına çıkmamasını sağlayarak bağımlı hale getirme amaçlanıyor. Böylece AKP sonrasında MHP’nin var olabilmesinin olanakları da yaratılmak isteniyor. Suriye fırsatlar kadar, hatta bir nebze ondan daha da çok sayıda, “tehlikeleri” de gerçekleşmesi yüksek olasılık olarak barındırıyor. Ekonomik krizle birlikte derinleşen devlet krizi, sermaye düzeninin işleyişini tehdit ediyor, halkçı dinamiklerin önünü açıyor. “Tehlike” durumunda esas işlevi halkçı dinamikleri yok etmek olan MHP’ye büyük “görev” düşecektir. Bu görevini “başarabilmesi” için ise yeterli güce sahip olmayan MHP için Suriye’nin fırsatları, bu gücü sağlayabilmesi açısından büyük önem taşıyor. Fakat bu fırsatların gerçekleşebilmesi MHP’nin gücünden çok halkçı dinamiklerin göstereceği mücadeleye bağlı olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder