24 Aralık 2024 Salı

“Yeni” Yıla Başlarken

21. yüzyılın ilk çeyreğinin sonlarına gelinirken düzensizliğin yayıldığı ve krizlerin arttığı bir dünya hali giderek kalıcılaşıyor. Vestfalya’dan bu yana iyi kötü bir şekilde var olabilen uluslararası düzen, dayandığı kuralların ve kurumların işlevini yeterince yerine getirememesinden dolayı çözülüyor. Çözülmede başat rolü savaşlar ile ekonomik kriz oynamayı sürdürüyor.

Kâr oranlarının düşme eğiliminin tetiklediği kapitalizmin yapısal krizi, artı-değerin realizasyonunda yaşanan sorunlarla birlikte derinleşiyor. Bu sorunları klasik reflekslerinden biri olan savaşla çözmeye çalışan kapitalizm, son 10 yılda şiddet eğiliminin dünya çapında artmasına ve sıcak çatışmaların Hindistan’ın iki katı kadar büyük alanda yaşanmasına neden oluyor. Fakat savaşların “yaratıcı-yıkıcılığının” krizlere çözüm olamaması, sermayeyi ticaret blokları temelinde çözüm aramaya yöneltiyor.

SSCB’nin yıkılmasıyla zaferini ilan eden neoliberalizmin gerçekleştirdiği küreselleşme ise ticaret bloklarının oluşmasında “pürüzlere” neden oluyor. Küreselleşmeyle birlikte üretim ve dolaşım alanının yanı sıra finans alanında da birbirine bağlanmış olan piyasaların arasına bloklar koymanın yolu da karşılıklı hamlelerden geçiyor. Nitekim siyasal alan ile savaş alanında yaşanan son gelişmeler de ekonomik alanda yapılacak bu hamlelerle bağlantılı. Ve ABD ile AB öncülüğündeki “Batı” bloğunun hamleleri de bu bağlamda yoğunlaşarak hız kazanıyor.

ABD ve Trump

Yeni yılla birlikte ikinci Trump dönemine geçecek olan ABD’de hazırlıklar sürüyor. Emperyalist özünü koruyan ABD’de Trump ile birlikte dışarıda ve içeride bir takım politika değişikliklerinin olacağı görülüyor.

Trump önceki döneminde olduğu gibi bu döneminde de en güçlü rakibi Çin’e odaklanıyor. Kabinesi için düşündüğü isimlerin İsrail destekçileri, göçmen karşıtları ve Çin’e karşı sert politika izleme taraftarlarından oluşması bunun bir göstergesi. Yasadışı göç ve uyuşturucu kaçakçılığını bahane ederek yeni yılda Meksika, Kanada ve Çin’den gelen tüm mallara gümrük vergisi uygulayacağını söylemesi de Meksika ve Kanada’yı “içerme” amacının yanı sıra Çin’e yönelik ticari hamlelerine devam edeceğine işaret ediyor. Keza BRICS üyelerinin dolara alternatif para birimi yaratmalarına karşı gümrük vergisi tehdidinde bulunması da.

İlk döneminde Çin mallarına yüksek vergiler uygulama ve Trans-Pasifik Ortaklığı’ndan çekilme gibi politikalarının Biden yönetiminde de devam ettirilmesi, Trump’ın üzerine basacağı bir zeminin bulunduğunu gösteriyor. Ticari baskının yanı sıra bu zemini kuvvetlendirmenin bir yolu da Rusya’ya karşı izlenen politikalardan geçiyor. 

Trump Moskova üzerindeki siyasi ve askeri baskıyı azaltarak hem Rusya ile Çin arasındaki bağı gevşetmeyi hem de gücünü Pekin’e kuşatmada kullanmayı amaçlıyor. Bu nedenle bir taraftan Ukrayna’ya Rusya ile barışmaya hazır ol mesajı verirken diğer taraftan ABD’nin Rusya’ya karşı kendilerini korumasını isteyen NATO üyesi ülkelere savunma harcamalarını GSYH’nın yüzde 5’ine yükseltmelerini talep ediyor. Trump “müttefikler” yüzünden Rusya’ya karşı harcadığı askeri ve ekonomik gücü Çin’le birlikte “içeride” de kullanmayı amaçlıyor.

ABD’yi “yeniden büyük yapmanın” yolunun “içeriden” geçtiğini düşünen Trump, korumacılık politikası ile “küçük ve orta” burjuvazinin memnun etmeyi hedefliyor. ABD’nin açtığı savaşlardan sadece silah tekellerinin kazandığını ve savaşların bedelini sermayenin diğer kesimlerinin ödediğini ileri sürerek onların gönüllerini okşayan Trump, kendisi gibi “büyük” sermayeye yaslanıyor. Sermaye üzerindeki denetimlerin ve vergilerin kaldırılmasını talep eden Elon Musk’ın önderliğindeki kesimle hareket ederek Trump, muslukların bu yöne akmasına çabalıyor. Bu çaba kendisini özellikle “müttefikler” ile vatandaşların devlet tahvillerini almaya zorlanmasında gösteriyor. 

Geçtiğimiz Ekim ayında Amerikan devlet tahvillerinin en büyük alıcısı 1,1 trilyon dolar ile Japonya olurken Çin 760 milyar ile ikinci, Britanya 746 milyar dolar ile üçüncü oldu. Böylece yıllardır Çin’in ABD’ye karşı kullandığı “ekonomik” kozun gücü azaltılırken ABD sermayesinin finansmanında “müttefikler” Washington’da daha da bağımlı kılınarak kullanılıyor. Bunlara ilaveten ABD vatandaşları “sınıf mücadelesinin” bir öznesi olmaya değil “Trumplaşabilecek” bir birey olmaya davet ediliyor.

Trump’ın izleyeceği politikalar belirli köşe taşlarına sahip olsa da yolun kendisine özgü marazlar bulunmakta. Trump’ın seçilmesinin ardından devlet içi kliklerin bir yandan Ukrayna’ya füzeleri Rusya içine fırlatma izni vermesi ve Polonya’yı Rusya’ya karşı savaşmaya yönlendirmeye çalışması diğer yandan da senato ve temsilciler meclisinde çoğunluğu kazanan Trump’ın tüm kontrolü eline almasına karşı mücadeleye şimdiden başlaması marazların büyük olduğunu gösteriyor. Çin’e yönelik politikaların küresel ticaret ortamını zayıflatmasını da bunlara eklediğimizde Trump’ın, ABD emperyalizminin ve sermayenin işlerinin yeni yılda hiç kolay olmayacağı ortaya çıkıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sırada “Ekonomik” Savaş mı var?

12 gün süren İsrail-İran füze savaşı “şimdilik” ateşkesle bitti. ABD’nin yıllar sonra İran’ı vurması ve ardından İran’ın da ABD’nin Katar’da...