Son birkaç gün içinde, “Z kuşağı devrimi” olarak adlandırılan kitlesel gençlik protestoları Nepal sokaklarında patlak verdi ve siyasi bir krizin yaşanmasına ve Başbakan K.P. Sharma Oli'nin istifasına neden oldu.
Protestolar,
siyasi sınıfın zenginliğine ve yolsuzluğuna duyulan öfkenin doruk noktasına
ulaşmasıyla başladı. Son haftalarda #nepobaby hashtag'i viral oldu ve
politikacıların çocuklarının lüks yaşam tarzları ortaya çıkarıldı. Bir
gönderide, bir bakanın oğlu, Louis Vuitton ve Cartier kutularından oluşan bir
Noel ağacının yanında poz veriyordu. Nepal'de kişi başına yıllık gelir 1.400
ABD doları ve her dört kişiden biri yoksulluk sınırının altında yaşarken, bu
kutular çoğu insanın hayatı boyunca göremeyeceği kadar pahalı.
4 Eylül'de
Nepal'in yönetici eliti, WhatsApp, Facebook, Instagram ve YouTube dahil 26
sosyal medya platformunu yasakladığını duyurdu. Bu, siyasi yolsuzluğa yönelik
eleştirileri bastırmak için yapılan açık bir girişim olarak anlaşıldı ve
protesto örgütleyicilerini 8 Eylül Pazartesi günü Nepal gençliğini sokağa
çıkmaya çağırmaya sevk etti.
Sosyalist
öğrenci aktivisti Kisan, protestoların başlamasından birkaç gün sonra Red
Flag'e telefonla verdiği demeçte, “Maithighar'dan Baneshwor'a kadar uzanan
yaklaşık iki kilometrelik alan protestocularla doluydu” dedi. On binlerce
protestocu parlamento binasına yürüdü, polis ise göz yaşartıcı gaz attı ve
tazyikli suyla protestocuları dağıttı. Bu yöntem protestocuları geri
püskürtmede başarısız olunca, polis kalabalığa ateş açtı. Sosyal medyada yayımlanan
videolarda, barışçıl protestocuların polis tarafından yakın mesafeden gerçek
mermiyle vurulduğu görülüyor. Günün sonunda 19 kişi öldü, 400 kişi yaralandı.
Bu, Nepal tarihindeki en kanlı protesto günüydü. Bir lise öğrencisi, okul
üniforması üzerindeyken sokakta ölü bulundu.
Şok dalgaları
ülke çapında yayıldı. Nepal'in siyasi elitleri, ayrıcalıklarını korumak için
uygulayacakları zulmü açıkça ortaya koymuşlardı. Ancak kan dökülmesi
protestoları durdurmadı. Katmandu, Rupandehi, Biratnagar, Pokhara ve Chitwan'da
protestocular polis barikatlarını yıktı ve hükümet binalarına, parti ofislerine
ve bakanların evlerine baskın düzenledi. Sokağa çıkma yasağı sokakları
boşaltmaya yetmedi. Protestocular “KP Chore, Desh Chor” (Hırsız K.P.,
ülkeyi terk et) sloganları attı.
Videolar
protestoların coşkusunu yansıtıyor. Bir videoda, gökyüzünden
para yağar gibi enerji
bakanının evinin penceresinden banknotlar atılırken aşağıdaki kalabalık
coşkuyla bağırıyordu. Bir diğerinde ise Nepal Maliye Bakanı Bishnu Prasad
Paudel iç çamaşırlarına kadar soyuldu, evinden kovuldu ve yakındaki bir nehre
atıldı. Bir zamanlar bir nepo bebeğin kutularından Noel ağacı yaptığı marka ayakkabılar,
politikacı babasının evinin balkonundan dışarıya atıldı.
Daha pek çok hikâye
var. Parlamento binasında polis barikatları yıkıldı ve protestocular içeri
girdiler. Birkaç saat boyunca, lüks odalar yırtık kot pantolonlar ve parmak
arası terlikler giyen gençlere ait oldu. Yolsuzluk yapan yetkililerin evleri
ateşe verildi; yanan binalar TikTok
danslarının arka planı
olarak kullanıldı.
Bu sahneler, üç
yıl önce Sri Lanka'daki Rajapaksa rejiminin simgesi olan sarayın kitlesel bir
hareket tarafından yağmalanmasını hatırlatıyor. Nepal'deki protestocular da bu
bağlantıyı gözden kaçırmıyor. Sosyal medya, 2022'de Sri Lanka'da, geçen yıl
Bangladeş'te ve Arap Baharı'nda yaşananlardan çıkarılan dersleri paylaşma
girişimleriyle dolup taşıyor. Protestoların ana sembolü, anime dizisi One
Piece'den “Straw Hat Jolly Roger”dir ve bu sembol, son birkaç haftadır
Endonezya'daki protesto hareketleri sırasında Cakarta sokaklarında
yaygınlaşmıştı.
Pazartesi
akşamı, durumu tersine çevirmek için son bir çaba olarak hükümet sosyal medya
yasağını kaldırmayı kabul etti. Ancak artık çok geçti ve protestocular ikinci
gün sokaklara geri döndüler. Sabahın ortasında, hükümet bakanları aceleyle
istifa edip ülkeden kaçmaya çalışırken Tribuvan Uluslararası Havaalanı özel
jetler ve helikopterlerle doldu. Sonunda, gençlerin protestosu başladıktan
sadece bir gün sonra, K.P. Oli başbakanlık görevinden istifa etti.
Hükümetin bu
kadar çabuk devrilmesinin nedenlerinden biri, zaten istikrarsız olan durumuydu.
2006'da monarşi devrildiğinden beri bir dizi kısa ömürlü hükümet kurulmuştu.
Kisan, “Halkın hayal kırıklığı uzun zamandır artıyordu” dedi. “Son birkaç on
yıldır, K.P. Sharma Oli (Nepal Komünist Partisi-Birleşik Marksist-Leninist),
Sher Bahadur Deuba (Nepal Kongresi) ve Prachanda (Nepal Komünist Partisi-Maoist
Merkez) adlı üç adamın başbakanlık koltuğunu defalarca değiştirdikleri bir tür
müzikli sandalye oyunu oynanıyordu.”
Bu partilerin
arka arkaya gelen liderlikleri altında eşitsizlik hızlandı ve son yıllarda
artan işsizlikle daha da kötüleşti. Nepal'de gençlerin işsizlik oranı yüzde
20'ye ulaştığı için milyonlarca genç Körfez ülkeleri, Malezya ve Güney Kore'de
inşaat veya ev işlerinde çalışmak zorunda kaldı. Kisan'a göre, "Köylerdeki
bir nesil, Körfez'de modern köleler olmak için yurtdışına gitmek zorunda
kaldıklarından tamamen yok oldu. Ayda yaklaşık 30.000 rupi (yaklaşık 210 ABD
doları) kazanıyorlar ve 15.000 rupiyi memleketlerine gönderiyorlar. Bu para yoksulluk
sınırının altında, ama Nepal'deki koşullar o kadar kötü ki başka seçenekleri
yok."
Bu arada,
kendilerini “Komünist” veya “Maoist” renklerle süsleyen Nepalli liderler,
ülkenin GSYİH’sinin yaklaşık yüzde 30’unu oluşturan bu gönderilen paralardan toplanan
vergilerle ceplerini dolduruyorlar. Bu, her gün devam eden açık dolandırıcılık
ve yolsuzluğa ek olarak gerçekleşiyor. Hükümetin kendi verilerine göre, toplam
bütçesinin yaklaşık yüzde 15-50'sini müteahhitler, bakanlar ve memurlar zimmetlerine
geçiriyorlar.
K.P. Oli'nin
ani istifası, harekete katılan birçok kişiyi şaşırttı. Geride bıraktığı siyasi
boşluk, kısa sürede eski Başyargıç Sushila Karki tarafından dolduruldu.
Nepal'in küçük sağcı monarşi yanlısı azınlığı, bu fırsatı değerlendirerek
kralın yeniden tahta çıkarılması gerektiğini savunmaya çalıştı, ancak bu, genç
protestocuların hoşuna gitmedi.
Kisan'a göre,
önde gelen “Z kuşağı devrimi” aktivistlerinin çoğu, yeni seçimler yapılana
kadar Karki'nin geçici bir hükümet kurmasını destekliyor. Ancak, dünyanın en
yoksul ülkelerinden birinin çoğunluğunun karşı karşıya olduğu ciddi sorunlar,
iktidar koltuklarının değiştirilmesiyle çözülemez.
Başka
tehlikeler de var. Nepal ordusu, kısa sürede “kanun ve düzen”in uygulayıcısı ve
“Z kuşağı” temsilcileriyle liderler arasındaki müzakerelerde arabulucu olarak
kendini dayattı. Generaller bu anı daha fazla güç kazanmak için kullanmaya
çalışabilirler. Benzer şekilde, güçlü bir sol siyasi alternatifin yokluğunda,
daha sağcı Nepal partilerinin gelecek seçimlerde güç kazanması da mümkündür.
Henüz belirsiz
olan çok şey var, ancak Nepal'in gençleri yoksulluk, baskı ve eşitsizlik
sisteminden bıkmış durumda. Salı günü Al Jazeera'ya konuşan eylemci bir öğrenci
protestocu bunu açıkça ve heyecanlı bir şekilde dile getirdi:
“Uluslararası
dostlarımıza şunu söylüyoruz: Başbakanın istifası yeterli değil. Yarın, tüm
ulusal partiler yine aynı masada toplanarak kolayca başka bir koalisyon
kurabilirler. Ama biz tüm bunları, bu döngüyü kırmak için buradayız. O masayı
kıracağız.”
(Bu yazı
İngilizceden Türkçeye Göksal Caner Malatya tarafından çevrilmiştir. Yazının
orijinaline buradan erişebilirsiniz:
https://redflag.org.au/article/nepals-gen-z-revolution)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder