(Toplumsal Özgürlük, Aralık 2017 sayısı)
Kürt halkının yıllardır beklediği bağımsızlık referandumu yüzde 72 katılımla 25 Eylül’de gerçekleşti ve katılanların yüzde 92,73’ü Kürdistan’ın bağımsızlığına “Evet” dedi. Fakat referandumun kırkı çıkmadan Irak ordusu ve Haşdi Şabi’nin tek kurşun atmadan Kerkük’e girdi. Böylece referandumun sonucunun hiçleşmesiyle birlikte Irak Kürdistan’ındaki siyasi güçler için büyük bir hezimet yaşandı.
KDP-KYB gürledi peşmerge kaçtı
Referandum öncesinde en önemli tartışma konularından birisi de Kerkük’ün referanduma katılıp katılmayacağı idi. Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) üyesi Kerkük valisi Necmeddin Kerim, Kerkük’ün referanduma katılacağını açıklamıştı. Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani de “Kerkük Kürdistan’ın kalbidir” diyerek referandum sonrasında Irak ordusunun Kerkük’e girmeye çalışması durumunda Kürtlerin son ferdine kadar savaşacağını ilan etmişti. 15 Ekim’de Kerkük’e yönelen Irak ordusu ve Haşdi Şabi güçleri ise kenti çatışmadan ele geçirmekle kalmadılar, 2014’te KYB ve KDP güçlerinin aldığı yerlerinin büyük çoğunluğunu da ele geçirdiler.
Suçlu kim?
Kerkük’ün düşmesinden ve Peşmergelerin savaşmadan kaçmasından KDP ve KYB birbirlerini suçlamaktalar. Fakat kendi orduları, polisleri, istihbaratları olan bu güçlerin ulusal çıkardan çok grupsal çıkarları öne almaları, iki tarafın da suçlu olduğunu gösteriyor. KDP, IŞİD’le savaşmaktan yorgun düşen Irak ordusu ile Haşdi Şabi’nin Kerkük’e yürümeye cesaret edemeyeceğini veya yürüdükleri takdirde ABD’nin onları engelleyeceğini düşünmekteydi. Hatta Barzani ABD’nin Kerkük’e girmesinin kendi iktidarını korumaya alacağını hesaplayarak bu iki gücün Kerkük’e girmesini de içten içe istedi. Bu yüzden de ordunun Kerkük’te sadece K1 askeri üssüne dönmesini öneren hükümetin teklifini reddetti. Evdeki hesap çarşıya uymadı ama Barzani KYB’nin Kerkük’ten kaçmasını gerekçe göstererek Kürtleri koruyacak tek gücün kendisi olduğunu ileri sürüyor. Bu şekilde iktidarını korumaya çalışıyor. Kerkük’ü referanduma katarak ildeki ve Irak Kürdistanı’ndaki gücünü büyütmeyi hedefleyen KYB’nin ise İran’la anlaşmalı bir şekilde “çekildiği” görülüyor. 3 Ekim’de ölen Celal Talabani’nin taziyesine katılan İran Dışişleri Bakan Cevad Zarif ve mezarında dua eden Kasım Süleymani ile yapılan görüşmelerde KYB’nin ildeki gücünün korunması, ama Irak ordusunun kente hâkim olması konusunda anlaşıldığı görülüyor. Nitekim Kerkük’ten kaçarak KDP’ye sığınan eski vali Necmeddin Kerim’in yerine başka bir KYB’li Rizgar Ali atanmış durumda.
Kürt halkı belirleyici
İran örgütleyip silahlandırdığı Haşdi Şabi’nin Irak’ta güç kazanmasını sağladığı ve KYB ile KDP arasında ikilik yaratarak Kürdistan’ın bağımsızlığını “bir süreliğine” engellediği için “şimdilik” kazançlı çıktı. ABD ise yaklaşan Irak seçimlerinde İran yanlılarına karşı şimdiki Irak Başbakanı İbadi’nin güç kazanması ve çizilen çizginin dışına çıkan Barzani’ye “uyarı” vermek için Kerkük’ün düşüşüne ses çıkarmadı. Öte yandan Kürt halkı ise varoluş mücadelesini direnişi yükselterek devam ettiriyor. Diyala, Hanekin ve Kerkük’ün Kürt mahallelerinde sokaklara dökülerek Irak ordusu ve Haşdi Şabi güçlerini püskürten halk, Mahmur ve Şengal’de direnenlere de yüzünü çevirerek göstereceği direnişin ön belirtilerini ortaya koymuş durumda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder