(El Yazmaları, 22 Nisan 2024)
İsrail’in diplomatik temsilciliğine düzenlendiği saldırıya
İran’ın yaptığı misilleme, içinde bulunduğumuz savaş hâline yeni bir kıvılcım
ekledi. Öncekilerden farklı olarak bu kıvılcım, sadece bulunduğu bölgedeki var
olan ateşi büyütmekle sınırlı kalmayıp dünya çapındaki ateşin sürekli
harlanacağı bir istasyonun oluşmasının da önünü açtı.
İran’ın İlanı
İran, İsrail’in başta Suriye ve Irak olmak üzere Orta
Doğu’nun çeşitli yerlerinde ve kimi zaman kendi topraklarında gerçekleştirdiği
daha önceki saldırılarına “stratejik sabır” göstererek sınırlı cevaplar
vermişti. Bu cevaplar ise genellikle İran’ın vekil güçleri üzerinden ve
siyonist devletin işgal ettiği toprakların dışında gerçekleştirilmişti.
Misillemeyi farklı kılan da İran’ın bizzat kendisi tarafından yapılması ve
İsrail’in işgal ettiği topraklarda gerçekleştirilmesi. İşte bu farklılık
misillemenin “sınırlı” olmasına rağmen savaş hâlinde yeni bir aşamaya
geçildiğini gösteriyor.
Bu aşama savaşın şiddetinin yoğunlaşacağı ve sınırlarının da
birkaç ülkeyi birden kapsayacak düzeyde olacağına işaret ediyor. Misillemenin
İran’ın yanı sıra Irak, Suriye ve Lübnan’dan yollanan drone, füze vb. çeşitli
silahlarla gerçekleştirilmesi bunun göstergesi.
Diğer yandan misillemenin Tahran’ın savaş sahasında bundan
sonra açıkça, doğrudan ve bütün güçleriyle olacağının bir nevi ilanı. Bu da
savaşın bu aşamasında bölgesel güçlerin doğrudan birbirlerine saldırılarda
bulunacaklarını ortaya koyuyor.
Bununla birlikte İran misillemeyi sınırlı ve belirli bir
seviyede tutarak ABD ile doğrudan çatışmaktan kaçınmaya devam ediyor.
Misillemeye karşı İsrail’in savunmasının ABD’nin öncülüğündeki koalisyonla
gerçekleşmesi, Tahran’ın bu kaçınmayı sürdürmeye “ikna ediyor.” Öte yandan ABD
üslerinin İran’ın ve vekil güçlerinin halihazırda vuruş mesafesi içerisinde
olması bu konuda Tahran’ın elinin “rahat” ve “sabırlı” olmasına neden olarak
zamanını beklemesini sağlıyor. Fakat bu durum İran’ın ABD’nin sınırlarını zorlayıp
bölgedeki hamlelerini doğrudan ve şiddetini artırarak devam etmesini
engelleyemeyebilir.
“Tehlike”
İran’ın sınırlarını aşarak 1700 km uzaklıktaki İsrail’e
doğrudan saldırması ve Gazze’ye yönelik saldırıların durdurulmasını açıkça
istemesi, Orta Doğu’da yeni bir düzlemin oluşması ihtimalini açığa çıkartmakta.
İsrail’in soykırıma dönüşen Gazze saldırısına karşılık
hiçbir bölge ülkesinin tepki göstermemesi bir yana ticaretlerini sürdürmesi ve
üstüne savaş ateşinin bütün bölgeye yayılması ihtimalinin her geçen gün
artması, halkların öfkesini büyütüyor. İran’ın caydırıcılığını da
göstererek İsrail’e doğrudan saldırması da bu öfkenin konsolide edilmesine
olanak sağlıyor. Tahran’ın bu konsolidasyonu önümüzdeki dönemde halkların
özgürleşmesi ya da bölgede barışın sağlanmasından çok kendisine yönelik
saldırılarda tampon ya da saldırılarında üs olarak kullanmak isteyeceği aşikâr.
Yıllardır İran’ın bölgeye nüfuzunu durdurmaya çalışan Suudi
Arabistan ve BAE ise misillemeye karşı İsrail’e dolaylı yoldan destek sundular.
Bu iki ülke saldırılara yönelik sağladıkları istihbaratı Ürdün’e vererek
Amman’ı İran’a karşı cepheye “aktif” bir şekilde almanın yolunu
hazırlamaktalar. Böylece hem İsrail’i doğrudan destek vermenin bedeli olan
halkların öfkesini çekmemeyi hem de Ürdün’ün gücünü kullanarak İran’a yönelik
savaşta güç tasarrufunda bulunmayı amaçlıyorlar. Fakat hem ülke içerisindeki Filistinlilerin
varlığı hem bölgedeki çatışmaların tam orta noktasında olması hem de Ürdün
halkının geçtiğimiz yıllarda yoksulluğa karşı eylemleri Amman’ın istekleri
karşılamak bir yana varlığının da tehlikede olduğunu gösteriyor. Savaş ateşinin
yükselmeyi sürdürdüğü takdirde bu “tehlikenin” Amman ile sınırlı
kalmayarak diğer bölge ülkelerine sıçrama ihtimali de oldukça yüksek.
İhtimal ve Gerçeklik
Bölgedeki savaş ateşini yükselterek varlığını sürdürmeyi
amaçlayan işgalci İsrail devletinin gücü, misillemeyle birlikte ortaya çıkmış
durumda.
Uluslararası bir destekle (başta ABD, İngiltere, Fransa ve
Ürdün) saldırılara karşı koyabilen İsrail devleti, bölgedeki politikalarını
gerçekleştirebilmek için de bu nicelikte ve nitelikte güce sahip olması
gerektiğinin “farkına” vardı. Bu farkındalık bir taraftan arkasındaki güce
dayanarak daha da pervasız olmaya “ihtimalini” diğer taraftan da artık bölgede
tek başına hareket edemeyeceğini “gerçeğini” sunuyor.
Yahudi halkının sürekli eylemlerine rağmen Netenyahu’nun
iktidarda kalması işgalci Siyonist devletin ihtimale sarılmaya devam edeceğini
gösterirken, küresel çaptaki hegemonya mücadelesi ise gerçekliği dayatıyor.
Fakat önümüzdeki süreçte hegemonya mücadelesi şiddetlendiğinde “ihtimal” ile
“gerçekliğin” kesişmesi oldukça olası. Bu durumda da Yahudi halkının yükselen
eylemleri belirleyici olabilir ve İsrail devletinin giderek artan şiddetini
durdurabilecek en önemli güç haline gelebilir.
Hegemonya Kaybı
Kapitalizmin yapısal kriziyle bağlantılı olarak ABD’nin
hegemonya kaybı sürdürüyor.
İsrail’in saldırısının ardından İran’ın misillemesi için
Çin’den yardım isteyen ABD, her ne kadar sınırlı tutsa da bölgedeki en
önemli vekilinin misillemelere uğramasını engelleyemedi.
Saldırıların, çatışmaların ve gerginliklerin büyüttüğü savaş
hâlinin kalıcılaşması sadece ABD’nin hegemonya kaybını yol açmakla kalmıyor,
kapitalizmin derinleşen yapısal krizini de besliyor. Dünya ticaretinin yüzde
12’sinin geçtiği Süveyş Kanalı ve petrol tüketiminin yüzde 21’inin
geçtiği Hürmüz Boğazı’nın etrafında gerçekleşen savaş hâli bir yandan
dünya ekonomisinin bölünme olasılığını da artırıyor.
Aşırı üretim ve eksik tüketimden doğru derinleşen
kapitalizmin yapısal krizi, ek olarak dolaşım alanındaki bölünmelerin
maliyetleri artırarak kâr oranlarındaki düşme eğilimini güçlendirmesiyle
yayılarak kalıcılaşıyor.
Nitekim Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina
Georgieva da yaptığı son açıklamada orta vadede küresel büyümenin tarihsel
ortalamanın oldukça altında kaldığını belirterek “durgun ve hayal kırıklığı
yaratan” bir on yıla doğru gidildiğini bildiriyor.
Bu gerçeklikler kapitalizmin yapısal krizinden beslenen
“emperyal güçler” ile bölgesel ve yerel güçler arasındaki savaşın şiddetlenerek
devam edeceğini gösteriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder