Clausewitz'in ünlü eseri Savaş Üzerine'deki en ünlü cümlelerden birisi şudur: "Savaş siyasetin başka araçlarla (şiddet araçlarıyla) devamıdır."
İsrail’in son saldırıları ve İran’ın misillemeleri yazılmasının
üzerinden yaklaşık iki yüz yıl geçmesine rağmen kitabın ve “savaşın
gerçekliğinin” pek de değişmediğini gösteriyor. Başta İsrail ve İran olmak
üzere bölgesel ve küresel güçler politikanın “şiddet” araçlarını “şimdilik”
sahaya sürmüş durumdalar.
Soykırımcı İsrail’in “Fırsatı”
Soykırımcı ve işgalci İsrail’in Gazze’de uyguladığı vahşetten,
Lübnan’da Hizbullah’a indirdiği ağır darbeden ve Suriye’de Esad’ı devirdikten
sonra İran’a yöneleceği beklenen bir gerçekti. ABD Başkanı Trump’ın “diplomasiye”
yönelmesi ve bölge ülkelerinin savaşsız bir “istikrar” isteği İsrail’i bir süre
dizginledi.
Fakat Trump’ın nükleer anlaşmayla ilgili şartları kabul
etmesi için İran’a verdiği 60 günlük sürenin dolması ise İsrail’e “yeşil ışık”
yakılmasını sağladı.
Nitekim Trump 60 günün bitmesine vurgu yaparak İsrail’in
saldırısından haberdar olduğunu ve izin verdiğini itiraf etti.[1] Trump,
bu saldırılarla İran’ı masaya oturtup şartlarını kabul ettirebileceğine inanmış
durumda.
Trump’ın “inancı” bu olsa da İsrail’in amacının başka olduğu
oldukça açık. Soykırımcı ve işgalci İsrail, tıpkı Suriye’de olduğu gibi İran’a
karşı yakaladığı “altın fırsatı” değerlendirmek istiyor. Direniş Ekseni’nin her
parçasına vurduğu darbeden sonra “yılanın başını” koparmayı amaçlayan İsrail,
İran’ın nükleer silah geliştirmesini önlemekten çok rejim değişikliğinin yolunu
açmaya çabalıyor. Bu nedenle İsrail nükleer bilim insanlarından daha çok üst
düzey askeri görevlileri hedef alıyor.
Bunlarla birlikte eski İran Şahı'nın oğlu Rıza Pehlevi’nin
güvenlik güçlerine darbe çağrısı yapması, PJAK’ın “Jin, Jiyan, Azadi devriminin
yeni bir aşamasını başlatmak için işbirliği yapmalarını istiyoruz ve bu yönde
böyle bir başlangıç için hazırlığımızı ilan ediyoruz” açıklaması ve İran
Kürdistan Demokrat Partisi’nin “İran vatandaşlarını bu kriz, yıkım ve
karanlıktan kurtarmanın ilk ve en önemli ön koşulu bu rejimi tamamen kaldırmak
ve sona erdirmektir” ifadelerini kullanması “içeriden” rejimi devirmek isteyenlerin
bunu bir işaret olarak algıladıklarını gösteriyor.
Fakat İran’ın misillemelerinin ve Çin ve Rusya’dan gelen
tepkilerin ardından Beyaz Saray’dan yapılan açıklamalar “rejimin devrilmesinin”
değil “ihtar verilmesinin” istendiğine işaret ediyor. ABD Savunma Bakanı
Hegseth’in “İran'ın hâlâ bir seçeneği var” açıklamasını yapması[2] ve Trump’ın
Putin’e İran ve İsrail arasındaki çatışmaların bitmesi gerektiğini söylemesi[3] bunu ortaya
koyuyor. Dolayısıyla İran misillemelerinde “fazla ileriye” gitmediği ve “masada
kaldığı” sürece İsrail ve ortaklarının “ihtarla” yetinmek zorunda kalacağı
ortada.
İran’ın “Fırsatı”
Öte yandan İran’ın yaptığı misillemeler ise Tahran’ın
“ihtarı” fırsata dönüştürme çabası içinde olduğunu gösteriyor. Tahran’ın
kolayca vurulması, nükleer bilim insanları ve üst düzey askerlerin evlerinde
öldürülmesi İran’ın büyük bir zafiyet içinde olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim
15 Haziran Pazar günü ABD ile nükleer anlaşma görüşmesi olacağı için İsrail’in
saldırmayacağını düşünen İranlı komutanların askeri sığınaklar yerine “evlerine”
gitmeleri “ciddiyetlerinin” seviyesine işaret ediyor.
Bu zafiyet ve ciddiyetsizliğin hem içerideki hem de
dışarıdaki “düşmanlara” cesaret vereceğinin farkında olan Tahran, gerek
misillemeleri gerekse de savunmadaki yeni hamleleriyle gücünü ortaya koyarak “mesaj
verme” fırsatını kullanmak istiyor.
Bölgedeki “Direniş Ekseni” üyelerinden İsrail’e yönelik
herhangi bir saldırı olmadan sadece İran’ın kendisinin saldırması, Cuma gecesi Tel
Aviv’in yanı sıra Nevatim, Palmahim ve Ramat-David askeri üslerinin ve Cumartesi
gecesi saldırı dozunun artırılarak Ben Gurion havaalanı, Hayfa limanı, Aşkelon
gaz terminali, Orot Rabin termal santrali, Dimon nükleer tesisinin hedef alınması
ve 5. nesil F-35 savaş uçağının düşürüldüğünün iddia edilmesi ile Tahran “askeri
gücünü” ortaya koyuyor.
Bunlara ek olarak İran’ın İsrail’e yardım etmeleri halinde
Britanya, Fransa ve ABD’nin Orta Doğu’daki askeri tesislerini hedef alacağını
belirtmesi, 15 Haziran’daki ABD ile nükleer anlaşma görüşmelerini iptal etmesi
ve Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidinden bulunması da Tahran’ın politik ve
ekonomik gücünü ortaya koyması anlamına geliyor.
Burada Hürmüz Boğazı’na küçük bir parantez açılması
gerekiyor. Günde 21 milyon varil petrol ve 306 milyon metreküp doğalgazın
geçtiği Hürmüz Boğazı kapatıldığı takdirde dünyaya enerji arzında ciddi
sorunlar yaşanması ve petrol fiyatlarının 100 dolara ulaşabilmesi ciddi bir
olasılık. Bu da meta üretimi ve tedarik zincirinde ciddi maliyetlere yol
açabileceği için kapitalist düzenin krizinin daha da derinleşmesi demek. Bundan
dolayı da küresel güçler devreye girmiş durumda.
Çin’in Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada İran’a yönelik
her müdahaleye “kararlılıkla” karşı olduklarını belirtirken[4], Rusya
İsrail’i kınayıp ABD’ye İran’ın nükleer programı için kendisinin hazırladığı
bir planı sunuyor. Bölge ülkelerinden Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan
İsrail’i kınarken Suudi Arabistan veliahtı Salman telefonla görüştüğü
Pezeşkiyan’a “İran İslam Cumhuriyeti’ndeki kardeşlerimizin yanındayız”[5] diyerek
desteğini belirtiyor. Bütün bunlar İsrail ile İran arasındaki çatışmaların
“belirli bir düzeyde” kalmasına yönelik bir ortaklaşmanın olduğunu gösteriyor.
Fakat nükleer serpinti olasılığına aldırmadan vahşice saldıran İsrail ve kapitalizmin derinleşen krizini savaş ve yıkımla çözmek dışında başka bir olasılığı düşünmeyen burjuvazi var oldukça bu ortaklaşmanın devamlılığını kim garanti edebilir?
[1] https://www.wsj.com/livecoverage/israel-iran-strike-conflict/card/trump-to-wsj-u-s-was-aware-of-israel-s-plans-to-attack-iran-4613AzRhb9WHfBFytL8Y
[2] https://breakingthenews.net/Article/Hegseth:-US-monitoring-situation-in-Middle-East/64291618
[3] https://www.wsj.com/livecoverage/israel-iran-strike-conflict/card/trump-putin-discuss-iran-israel-conflict-cBNo4VJNzZBzFyXCVkjc
[4] https://www.globaltimes.cn/page/202506/1336067.shtml
[5] https://www.ft.com/content/c66a1362-df14-445b-a130-74791263fed8
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder