(Özgürlükçü Gençlik, Ekim 2010 sayısı)
Apsiwa jizatzuk imazar, xiz yara yijweyd axş asas yizi yitzuaxweyd.
“Abhazın bir ineği varsa peynir suyunu kendi içer, sütü misafire ikram eder" anlamına gelen bu Abhaz atasözü, Kafkasya'nın çok renkli ve çiçekli bahçesinden kopartılarak halkların kardeşlik bahçesi Anadolu'ya sürülmesine rağmen özünden hiçbir şey kaybetmeden, direnerek ve diğer halklarla da dayanışarak var olmayan çalışan Abhazlar'ı anlatan ve bize onlar unutturmayan, aksine hatırlamamız gerektiğini gösteren bir atasözü de ayrıca.
Abhazlar-Abazalar
Tarihin bilinen ilk dönemlerinde beri bugünkü Gürcistan'ın kuzeybatısında yer alan Abhazya'da yaşayan Kafkas halklarındandır Abhazlar. Kendilerine Apsuva, ülkelerine de Apsni yani 'canlar ülkesi' adını veren Abhazlar, genellikle 'Abaza' olarak bilinirler. Fakat 'Abaza' (kendilerini Aşuva olarak adlandırırlar) kelimesi daha çok Abhazya'dan göç ederek Kuzey Kafkas- ya'ya, yani Karaçay-Çerkes Cumhuri yeti sınırları içerisine yerleşen Tapanta, Bashağ ve Aşharuva grupları için kullanılmaktadır. "Abhaz' kelimesi ise daha çok, Abhazya'da yaşayanlar için kullanılmaktadır. Fakat Abhazlar, Kafkasya dışında genellikle Çerkes tanımına dahil edilirler.
Abhazya Tarihi
Çok uzun bir geçmişe sahip olan Abhazlar'a Helen kaynaklarında rastlayabiliyoruz. M.Ö. 500'da Hekataios Henokhai'yı, Karyanda ise Akhaioi'yı Abhazya olarak belirtir. M.Ö. 1.yy'da ise Strabo Pitsunda'dan Trabzon'a uzanan bölgeyi Abhazya olarak belirtir.
Ortaçağ'da ise, İmparator Justinyanus dönemiyle birlikte Abhazya, Hristiyanlığın etkisi altına girmiş, Pitsunda Hristiyanlığın merkezlerinden biri olmuştur. M.S 8.yüzyılın sonlarına (780 yılları) doğru Bizans Imparatorluğu'nun ve Hristiyanlığın etkisini kaybetmesiyle birlikte Çaçba (Açba) hanedanında gelen Abhaz Kralı 2.Leon Abhazya, Egrisi, Likhe'yi birleştirerek Abhazya Krallığı'nı kurar. Krallığın kurulmasından itibaren iki yüzyıllık süreç içerisinde Abhazya Krallığı genişleyerek Gürcistan'ı da içine alır. Fakat 13. yüzyılda Moğollar'ın Gürcistan'ı işgal etmesiyle birlikte bu krallık çökmüş ve Gürcü ve Abhaz prensliklerine bölünmüştür. 14. yüzyılda ise, Laz (Mingrel) Prensi Georgi Dadiani Abhazya'yı ele geçirmesiyle, Abhazlar'ın bir kısmı bugünkü Karaçay-Çerkes topraklarına göç etmiştir (Bu göç eden kısım, yukarıda da belirttiğimiz gibi bugünkü 'Abaza'ları oluşturan kısımdır). Abhazya'da kalan Abhazlar ise, Laz Prensliği'ne karşı zaman zaman başkaldırarak varlıklarını korumaya çalışmışlardır. Bu başkaldırma sürecinde Abhazlar, 16. yüzyılda Osmanlılar ve İslamiyet'le tanışırlar.
1860'da Abhazya'nın Rusya'nın egemenliğine girmesine kadar Abhazların Türklerle ve İslamiyet'le yoğun ilişkilere girmesi sonucu, Abhazlar'ın büyük bir kısmı Müslümanlığı kabul etmiştir. 1864'te biten Kafkas-Rus savaşları ve 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşıyla birlikte diğer Kafkas hakları gibi, Abhazlar da büyük katliama uğrayarak, Osmanlı topraklarına göç ettirilmiştir.
Ekim Devrimi'nin hemen ardından 1918 yılında Abhazya'da ilk Sovyet yerel yönetimi kurulur; fakat Menşevik Gürcü hükümetinin saldırısı sonucu Sovyet yönetimi ortadan kaldırılır. 1921'de Kızılordu'nun Gürcistan'a girmesiyle, 31 Mart 1921'de Özgür Abhazya Cumhuriyeti kurulmuş olduğunu ilan eder ve 21 Mayıs'ta Sovyetler Birliği tarafından tanınır. Ama 5 Temmuz 1921'de toplanan Komünist Parti Merkez Bürosu, Stalin'in teklifiyle, Abhazya'yı Gürcistan'a bağlı bir Özerk Sovyet Cumhuriyeti haline getirir.
Sovyetler Birliği'nin yıkılmasıyla birlikte, 1992-1993 yıllarında Abhazya'da Abhazlar ve Gürcüler arasındaki savaşta binlerce insan katledilir; fakat Abhazlar büyük bir direniş sonucunda Gürcü işgalcileri yenerler ve bugün Rusya, Nikaragua, Venezuela ve Nauru tarafından tanınan "de facto" (fiili olarak) Abhazya Cumhuriyeti'ni kurarlar. Gürcü hükümeti ise Abhazya'yı özerk bir cumhuriyet olarak tanır ve Abhazya'yı yöneten hükümet olarak bağımsız Abhazya'nın hükümetini değil, kendi atadığı 'özerk' Abhazya'nın hükümetini tanır.
Dini İnanç
Abhazlar arasında, genellikle Hristiyanlık ve Müslümanlık hakim dinlerdir. Ortodoks Hristiyanlık, İmparator Justinyanus dönemiyle yayılırken, Sünni Müslümanlık 16.yüzyılda Osmanlı ve Adigelerin etkisiyle yayılmıştır. Fakat bu iki din de Abhazlar'ın pagan inançlarıyla kaynaşması sonucu Abhazlar'a tam olarak nüfuz edememiştir. Öyle ki bugün bile, 'kâbz' denilen Abhaz gelenek ve görenekleri toplumsal yaşamı ve kuralları belirler. Yine her soyun kendi koruyucu tanrısı ve "anıha" adı verilen kutsal koruları vardır. En üst tanrı Ançüa, av tanrısı Ajüeypş, yıldırım tanrısı Afı gibi pagan inancından kalma inançlar da kısmen devam etmektedir. Bugün Abhazya'da yaşayan çoğu Abhaz Hristiyan, diğer Abhazlar'ın büyük çoğunluğu ise Müslüman'dır.
Abhazya Bayrağı
Abhazya'nın bayrağının tasarımı Valery Gamgiya'ya aittir. Bayraktaki kırmızı renk Abhazya için dökülen kanları, yeşil şerit İslam’ı ve Abhazya'nın doğasını, beyaz şerit ise saflık, temizlik ve Hristiyanlığı temsil eder. Yedi yıldız ve beyaz-yeşil renklerden oluşan yedi şerit ise; Sadz, Bzip, Guma, Pshi-Ayoga, Dal-Tzabal, Abjuwa ve Samirzakan'dan oluşan Abhazya'yı, yedi kutsal yeri, yedi mitolojik kardeşi ve 1918'de kurulan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti'ni oluşturan yedi Kafkas halkını sembolize eder. Aynı zamanda Abhaz Krallığı'nın da sembolü alan açık el ise "Dosta selam" ve "Dost isen gel, düşman isen dur!" anlamlarını taşımaktadır.
Abhazların Yaşamı
Abhazlar, davranış ve görgü normlarını, toplumla ve doğayla bütünlük taşıyan Apsuvara (Abhazlık) ile incelikle işleyerek biçimlendirmişlerdir. Örneğin; her Abhaz kökleri yüzyıllar öncesine dayanan bir soya (ajula) mensuptur. Aynı soy adını taşıyan kimseler birbirleriyle akraba sayılır ve aralarında evlenme yasağı vardır. Yine Abhazlarda, konukseverlik, akrabalık dayanışması (Akrabana yapmadığın iyilik sana fayda sağlamaz -Wwa bzia yıwumto wxahawam), yaşlara saygı büyük önem taşır.
Dünyada ve Türkiye'de Abhazlar
Bugün Abhazya'nın nüfusunun 500 bin civarında olduğu söylenmektedir. Bu nüfusun çoğunluğunu Abhazlar oluşturmakla birlikte; Ruslar, Ermeniler, Gürcüler, Yunanlar ve Yahudiler de bu nüfusu oluşturmaktadırlar.
Bugün Abhazya'da yaklaşık olarak 120 bin, Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti'nde 30 bin, Türkiye'de ise yaklaşık 100-150 bin Abhaz yaşamaktadır. Ayrıca Acaristan, Mısır, Ürdün ve Suriye'de de Abhazlar bulunmaktadır.
Türkiye'de Abhazlar yoğun olarak İzmit, Adapazarı, Düzce, Bolu, Bilecik, Bursa (İnegöl), Eskişehir, Kayseri (Pınarbaşı), Sivas (Şarkışla), Adana (Tufanbeyli), Yozgat, Çorum, Amasya ve Samsun'da yaşarlar.
Savaşların Ortadoğu ve Kafkasya'yı kavurduğu şu zamanlarda "Alatza yşa atsk'isli yılada ntza yheap'ap" (Erkeğin gözyaşı, kanından daha değerlidir) diyen Abhaz atasözüne katılmamak mümkün mü? Halkların birlikte barış ve kardeşlik içinde yaşamasının en temel koşullarından biri de yine bir Abhaz atasözünün "Hadzar kunagi mard fasduvar" (Atanın kıymeti ölünce anlaşılırmış) dediğinin tersine birbirimizin farkına, farklılığına varıp, tanımak ve sevmekten geçer. Ki, binlerce kez savaşmalarına rağmen barışı ve kardeşliği bugün hala zihinlerinde yüreklerinde barındıran halklar, gözü sömürmekten başka bir şey görmeyenlere en güzel cevabı tekrar tekrar vereceklerdir. Xeps zmaz ámla dagán çuğra zmaz dğaşáukxad (Altını olan açlıktan ölmüş, mahsulü olan kurtulmuş.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder