1 Haziran 2008 Pazar

Nasıl Bir Eğitim Olmalı veya Vermeliyiz?

Eğitim kelimesi kimi Batı dilinde karşılığı olan Latince “éducation”dan gelir. Education kelimesinin kökeninde beslemek anlamına gelen educare ve bir şeye doğru yönelmek, yetiştirmek anlamına gelen educere vardır. Eğitim ise bireyi toplumun istendik davranışlara yönlendirmek, kazandırmak ve o davranışlar doğrultusunda yetiştirmektir. Bu yüzden eğitim okul çevresini aşarak, 7’den 77’ye bütün toplumun ve yaşamın en önemli parçalarından biri olur. 

Eğitim, yaşadığı toplumun, onunda ötesinde iktidardaki sınıfın damgasını taşır. Egemen sınıfın iktidarını koruyup, devam ettirecek bireylerin yetiştirilmesi için kullanılır. Ülkemizde eğitim ise 12 Eylül darbesi ve bu darbenin oluşturduğu egemen sınıfın doğrultusundadır. Peki, nasıldır bu eğitim düzeni? Her şeyden önce eğitim ve öğretimin olması için olmazsa olmazlardan karşılıklı aktif olmayı kaldırmasıdır. Bu düzende eğitim öğretmen merkezlidir ve bilginin “yanılmaz” kaynağı öğretmendir. Öğrencinin öğrenebilmesi için “pasif” kalarak öğretmenin dediklerini yapmaktır. Öğrencilere ödev verildiğinde veya öğrenciler araştırma yapmak istediğinde izlemesi gereken yol öğretmenin göstereceği yoldur. Dolayısıyla öğrenciye verilen eğitim sorgulamadığı, düşünmediği, üretemediği bir eğitim, yani “ezberci” eğitimdir. Bunun yanında başarı ölçütü ise “en iyi ezberleyen” olmaktır. Arkadaşlarından daha iyi ezberlemeli, öğretmenin dediğinden çıkmayıp, onun gösterdiği yollardan başka yollara bakmamalı, arkadaşlarıyla yarışmalı, gerekirse onlarla bilgisini ve araştırmalarını paylaşmamalıdır. 1980’den bugüne kadar ülkemizde aldığımız eğitimin temel ilkeleri bunlardır. Toplumun en önemli parçalarından biri dediğimiz eğitim bu ise öğretmenin ve toplumun durumu nasıldır? Öğretmenin durumunun ele alacak olursak, bu eğitim düzeninde öğretmen mutlak hâkimiyetin verdiği rahatlıkla tam bir gardiyan durumundadır. Yukarıdan verilen müfredatı uygular, bu müfredatın oluşumunda etkisi yoktur ve öğrencilere “zorla” da olsa müfredatı çizilen yoldan vermek zorundadır. Ayrıca sendikalılaşma sınırlıdır, geçimini sağlayabilecek ve yaşamını sürdürebilecek birçok maddi gereksinimden mahrum bırakılmıştır. Dolayısıyla öğretmen tam bir esaret altındadır. Toplumun durumu ise üç aşağı beş yukarı aynıdır. Eğitim konusunda söz sahibi olmayan, eğitimin anayasal olarak bedava olmasına rağmen bağış adı altında sürekli sömürülen, apolitik bir toplum oluşturulmuştur. Ayrıca uygulanan eğitim düzenindeki öğrenciler arasındaki rekabet ailelere, dolayısıyla topluma yansımıştır. Bunun sonucunda birbirine güvenmeyen çocuklar ve aileler, dostluk, arkadaşlık gibi bağların olmadığı insanlar yetişmiştir. Toplum, öğretmen ve öğrenciler tam anlamıyla bir yozlaşmaya sürüklenmektedir. 

Bu sürüklenmenin durması için gerekli olan eğitim düzeninin değiştirilmesidir. Peki, ne değişiklikler yapılmalıdır? Öncelikle eğitim görevleri hedefleri şunlar olmalıdır: Öğrencinin fiziksel, zihinsel yeteneklerini olabildiğince geliştirmek, yaratıcılığını geliştirerek kendisini aşmasını sağlamak, öğrencileri kaynaştırarak toplumda güveni ve sevgiyi oluşturmak ve kuramla pratiği birleştirerek öğrencileri üretime ve topluma katmak. Bunları sağlayabilmeni yolu da eğitim ortamının demokratikleştirmesinden geçiyor. Bunun içinde müfredatın öğrencilerin, velilerin isteği ve toplumun gereksinimlerine göre düzenlenmesi, öğretmen yerine öğrencinin merkez olması, öğrencini araştırmasında ve geliştirmesinde öğretmenin engel değil rehber olması gerekmektedir. Bu koşullar sağlandığı takdirde öğrenci kendine güvenen ve üretken bir birey olacağından daha iyi öğrenmeye başlayacaktır. Öğretmen ise bilgi yoluna yapacağı rehberlikten dolayı sürekli kendini geliştirecek ve gelecekte daha iyi ve daha donanımlı bilgilere sahip olacaktır. Bu daha iyi ve daha donanımlı bilgiler sayesinde toplumda düşünen, kendini geliştiren ve başta kendini ve herkesi sevebilen bireyler yetiştirerek toplumsal işlevini layıkıyla yerine getirmiş olacaktır. Bunları gerçekleştirmenin yolu eğitim düzeninin değiştirmekten geçiyor. Dolayısıyla tüm eğitimciler görev başına! 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Trump’ın Avrupa’yla Dansı

Geçtiğimiz hafta yayımlanan 2025 Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesi, dünya gündeminin zirvesinden inmiyor. Belge hakkındaki tartışmaların ön...