2 Aralık 2013 Pazartesi

Yeni ‘Reform’ Sürecinde Çin

(Toplumsal Özgürlük, Aralık 2013 sayısı)

21. yüzyılın başlangıcıyla birlikte ekonomik ve siyasi açıdan dünyanın ikinci büyük gücü olan Çin yeni bir sürecin eşiğinde. 

2012 yılının sonunda yapılan Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) 18. Kongresi’yle birlikte belirlenen Merkez Komite(MK), 12-14 Kasım’da yaptığı toplantıyla yeni süreci başlattı. 

Piyasalara daha ‘belirleyici’ rol 

Toplantının önde gelen konusu büyüme hızı yavaşlayan Çin ekonomisi idi.

Kapitalizmin girdiği derin krizin ilk dönemlerinde yüksek büyüme rakamlarıyla (2009 %9.2, 2010 %10.4, 2011 %9.5) parlayan Çin’in hızı, krizin kendi kıyılarına gelmesiyle azalmaya başladı. 2013 yılının ilk çeyreğinde yüzde 7.7, ikinci çeyrekte 7.5, üçüncü çeyrekte 7.8 büyüyen Çin ekonomisi, acil sinyaller veriyor. 

Bu sinyallerden sonra, ÇKP MK’nın aldığı önemli kararlardan biri, 2020 yılına kadar ekonomide “reformları” derinleştirerek, piyasanın (sermayenin) daha belirleyici olmasını sağlamak.

İlk olarak, sermayeye kamu kuruluşlarında hisse alma imkanı (yüzde 10-15) tanınması kararı alındı. Bu kararla, Çin ekonomisinde önemli noktalarda bulunan kamu kuruluşlarına sermayenin girmesi sağlanmış olacak. 

Alınan bir diğer önemli karar, kent ve kır arazilerinin tek bir piyasada toplanması. Daha önce devlete ait olan ve sadece işletme hakkı için alınabilen topraklar, artık satın alınabilecek. Böylece Çin Devrimi’nin asli unsuru olan köylülere yönelik ciddi bir saldırı da söz konusu. 

MK’nın aldığı “reform” kararlarından bir diğeri de “çocuk sayısı” üzerine. Hızlı artan nüfusu kontrol altına almak için yıllardır ailelere “tek çocuk” politikasını dayatan yönetim, artık ailelerin ikinci çocuğa sahip olmalarına izin verecek. Böyle Çin ekonomisinin önemli bir “avantajı” olan ucuz emek gücü silahının daha da güçlenmesi planlanıyor. 

Dış Politika ‘Aksiyonu’ 

21. yüzyılın başlamasıyla ekonomisi hızla büyüyen Çin, bu süreçte dış politikasının “etliye sütlüye karışmama” üzerine kurmuştu. Başta Ortadoğu ve Afrika olmak üzere “karışık” meselelere girmeyip “işine bakan” Çin için, Suriye meselesi bir dönüm noktası oldu. Rusya ile birlikte Esad yönetiminin arkasında durarak, artık küresel sorunlarda taraf olacağını gösteriyor. 

Nitekim, Pekin yönetimi Kasım sonunda yaptığı açıklamayla da, Doğu Çin Denizi’ni hava savunma alanı ilan etti. Bunun üzerine Japonya, Güney Kore ve ABD’nin gösterdiği sert tepkiye direnerek, ABD’ye “tartışmalı bölgesel sorunlara müdahale etmemesini” söyledi. 

Diğer taraftan askeri harcamalarını artırmaya devam eden Çin’in, orduya yakınlığıyla bilinen Devlet Başkanı Xi Jinping “Güçlü ordu, güçlü millet” vurgusu yaparak, artık gerektiğinde “sert güçlerini” de ortaya koyabileceklerini gösterdi.

Çin «yumuşak güçlerini» de kullanmaya devem ediyor. 16 Orta ve Doğu Avrupa ülkesiyle altyapı, iletişim ve nükleer enerji gibi alanlarda anlaşmalar imzalayan Çin, Avrupa’ya yönelmekte. Renault’nun aylardır beklediği 1,3 milyar dolarlık yatırımına onay veren Pekin, yüzlerce işadamıyla birlikte İngiltere Başbakanı David Cameron’u ağırladı. 

Söz sırası emekçilerde 

Yapılan yeni “reformlar” ve kapitalizme yönelmenin derinleştirilmesinin Çinli emekçileri hedeflediği aşikar. Fakat, işçisi ve köylüsüyle devrimci refleks ve eylemliliklerini kullanmakta tecrübeli olan Çin emekçilerinin bu «reformların» kolayca hayata geçmesine izin vereceğini söyleyebilir miyiz? Evet, son sözü Çin emekçileri söyleyecek. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Guglielmo Carchedi’nin “Başka Bir Avrupa İçin” adlı eseri üzerine

5 Eylül 1938 tarihinde doğan Guglielmo Carchedi, Amsterdam Üniversitesi İktisat ve Ekonometri Bölümü’nde öğretim üyeliği yapmış Marksist bir...