1 Ekim 2019 Salı

Akşener Fırsat Avında

(Toplumsal Özgürlük, Ekim 2019 sayısı)

“Türkiye’ye Çok İyi Gelecek” sloganıyla yola çıkan İyi Parti (İYİP), kendisine bile iyi gelemeden oldukça hareketli olan siyasal ortamda yalpalamaya devam ediyor. 

Bahçeli’nin “daveti”, 30 Ağustos resepsiyonunda Akşener’in Erdoğan’la verdiği poz, Babacan’ın yolunu çizmeye başlaması da bu yalpalamaların devam edeceğine ve İYİP’in gideceği rotayı kendisinin değil, “büyüklerin” belirleyeceğine işaret ediyor. 

Somut” paylar gerek 

Geçtiğimiz günlerde “anahtar partiyiz” diyen Akşener, bu yalpalamanın aslında “nemalanma” güdüsüyle yapıldığını ifşa etmiş oldu. 

31 Mart seçimlerinde oluşan tabloyla iştahı kabaran Akşener, bir il belediyesi bile alamamayı telafi etmek için “kilit” rol oynadığı büyükşehir belediyelerinden payını istiyor. 

Bu payı da iktidar ve sağa biraz daha yaklaşarak, bir nevi “tehdit” yoluyla edinmeyi istediği görülüyor.

Akşener’i pay istemeye iten bir diğer neden ise partide yaşanan gerilimler. Her ne kadar barajı geçmiş ve içinden çıktığı MHP’ye yakın bir oy almış olsa da beklenen kitleselliğe hâlâ yaklaşamadı. Üstelik yaklaşma ümidi de neredeyse yok. Dolayısıyla Akşener, iç konsolidasyonu sağlayabilmek için bir an önce partisine “somut” şeyler vermesi gerektiğinin farkında. 

Babacan faktörü 

Akşener’in “sağa” biraz daha kırmasının bir diğer nedeni de Babacan ve Davutoğlu’nun açacağı alandan faydalanma isteği. CHP ile yapılan ittifaktan kaynaklı “faşizan” çizgisini soluklaştıran ve “ılımlı” bir görünüşe bürünen İYİP, sızamadığı Karadeniz ve İç Anadolu’daki kitlelere Babacan ve Davutoğlu’nun açacağı çatlaklardan ulaşmayı planlıyor. Kayyımları sadece usûlen eleştirerek “özünü” unutmadığını gösteren İYİP, böylece bu kitlelere siyaseten yabancı olmadığını ispatlamaya çalışıyor.

Diğer yandan İYİP, tefeci-bezirgân kökenli “yerel” burjuvaziye de AKP-MHP ittifakı çöktüğünde MHP’nin sağladığı talanları sağlamayı vaat etmekle birlikte, özellikle Batı sermayesiyle kopan bağları tekrardan kurabileceğini göstererek kendi yanına çekmeye çalışıyor. 

Bu noktada özellikle Babacan ile kurulacak ittifak ve sağlayacağı alan önem kazanıyor. 

Çünkü Babacan’ın finans-kapitalle olan organik bağa İYİP’in tek başına ulaşamayacağı “ciğerleri” sağlayabilme ve böylece MHP’nin kitlelerini İYİP’in “çalabilme” olasılığı yüksek. 

İYİP ve Akşener’in var olabilmeleri kendi eylemlerinden öte “büyüklerin” ortaya koyacağı oyunda oluşacak rollere bağlı gözüküyor. 

Bu da Akşener’i “kırmızı çizgi” demeden” her türlü fırsatı kollama ve elde etmeye itiyor. Böylece “yalpalama” bir yandan İYİP ve Akşener için varoluşsal bir anlama bürünürken diğer yandan Türkiye sağının “makûs talihi” olmaya devam ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Trump’ın Avrupa’yla Dansı

Geçtiğimiz hafta yayımlanan 2025 Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesi, dünya gündeminin zirvesinden inmiyor. Belge hakkındaki tartışmaların ön...