(Toplumsal Özgürlük, Aralık 2021 sayısı)
Kurulduğu günden bu yana devletin türlü türlü baskısına ve şiddetine maruz kalan Halkların Demokratik Partisi (HDP), bütün zorluklara rağmen mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor. Geçtiğimiz Eylül ayının sonunda açıklanan 11 maddelik “Adalete, Demokrasiye, Barışa Çağrı Deklarasyonu” ile de kriz içerisindeki siyasal sisteme müdahalede bulunan HDP, bu minvalde demokratik kitle örgütleri ve siyasi partileri ziyaret ederek destek çağrısında bulunuyor.
“Güçlü demokrasi”
Deklarasyonun ilk maddesinin başlığı “güçlü demokrasi”. Bu başlık altında restorasyon cephesinin “güçlendirilmiş parlamenter sistemi” önerisine destek verircesine “demokratik parlamenter sistem” vurgusu öne çıkartılıyor. Ek olarak da Meclis’in “diyalog ve çözüm zeminini kurarak, demokratik müzakere yöntemleriyle tüm toplum için geleceğin kazanılmasına önayak ve odak” olması gerektiği vurgulanıyor. Fakat diğer yandan da yerel yönetim ve katılıma biçilen önemli rol oldukça önemli. AKP-MHP’nin faşizmi inşa çabalarına öz örgütlenmeleriyle ve direnişleriyle darbe vuran halk güçlerini ve bu güçlerin oluşturduğu/oluşturacağı meclisleri daha fazla esas alan bir “güçlü demokrasi” başlığı, HDP’nin verdiği demokrasi mücadelesinin içeriğini de zenginleştirebilirdi.
Halkı esas almak
Deklarasyonun diğer başlıklarında ise HDP’nin sistem dışı yönelimlere sahip olmayı sürdürdüğünü gösteriyor. Belediyelerden üniversitelere uzanan kayyım anlayışına karşı halk iradesi vurgusu, İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden geçerli hale getirilmesi, ekolojik tahribata karşı alınacak tedbirler ve demokratik anayasanın istemi bunun göstergesi.
İktidarın, deklarasyon metnine, HDP üzerindeki Demokles’in kılıcını daha fazla sallayarak cevap verdiği görülüyor. HDP’ye kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, esas hakkındaki görüşünü Anayasa Mahkemesi’ne sunarak kapatılma talebini ve 451 partiliye siyasi yasak istemini tekrarladı. Her ne kadar kapatılma talebi, AKP’nin seçim aritmetiği ve MHP’nin “özel” isteğiyle bağlantısı olsa da devletin başta Kürt halkı olmak üzere devrimci-demokratlara değişmeyen bakışının bir tezahürü olduğu ortada. Bununla birlikte Kürt halkının dört bir yanda direnişini sürdürdüğü, Türkiye’de ise başta kadınlar olmak üzere halkçı güçlerin direnişinin gün geçtikçe arttığı ve AKP-MHP iktidarının sonunu getirmeye önemli bir aday olduğunu ortaya koyduğu bu tarihsel günlerde HDP’nin koyacağı mücadele özel bir önem kazanıyor. HDP’nin deklarasyonu -kimi sistem içi vurgularla birlikteönemli içerikleri barındırarak halkın demokrasi mücadelesinin öznesi olma iddiasını sürdürme iradesine işaret ediyor. Sıra her zaman olduğu gibi önümüzdeki süreçte de bu iradeyi ortaya koymada.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder