(Toplumsal Özgürlük, Ağustos 2023 sayısı)
Erdoğan, iktidara ilk geldiği günlerde kopuştuğu İslamcı “Milli Görüş” hareketinden farkını vurgulamak ve “öcü” olmadığını göstermek için sürekli “muhafazakarlık” kavramını kullandı.
AKP/Erdoğan iktidarını meşrulaştırmak ve çıkarlarını korumak doğrultusunda İslami kavramların eklenmesiyle muhafazakarlığın yerini zamanla İslam’ın Erdoğancı bir yorumu aldı. Ve bu yorum dört başı mamur bir doktrin olmaktan çok zamana, mekana ve iktidar gücüne göre değişen esnek ve “güncellenebilir” bir ideolojimsi halini aldı.
İslam’ın yorumları
Hz. Muhammed’e ilk vahiy gelmesinden sonra İslamiyet’in başlangıç döneminde komünal öğeler baskın olmuş ve Kur’an’ın ilk bölümlerinde de bu kendini göstermiştir.
Fakat Mekke’nin fethinden itibaren “zenginliğin” de artmasıyla birlikte İslamiyet’te ve dolayısıyla Kur’an’da “medeniyete” geçişi sağlayacak şekilde “zenginliğin” ve “sınıfsallığın” meşrulaştırıldığı söylemler giderek artmıştır.
Kimi İslami yorumlar İslam devletlerinde hükümdarların ve kimi insanların zengin olmasının gerekli ve meşru olduğunu kitlelere kabul ettirmeye çalışırken İsmâilîlik, Karmatîlik, Alevilik vb. kimi yorumlar da buna karşı gelerek İslam’ın eşitliğin, kardeşliğin ve barışın dini olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Bu dünyanın imtihan yeri olduğunu vurgulayan İslami yorum, kimilerinin zenginlikle kimilerinin de yoksullukla imtihan edildiğini belirterek “isyanı” yasaklar.
Dolayısıyla alın teri kurumadan verilen her ücret emekçinin hakkının tam karşılığıdır, isyan edilmemelidir.
Halkın edilgenleştirilmesi
İslam’ın bu yorumu sadece söylemde kalmaz, pratikle de tahkim edilir. Burada da yurttaşına sosyal hak güvencesi veren modernist devletin yerine tebaasına sadaka sağlayan İslami devlet devreye girer.
Devlet zenginlerin yardımseverliği ve verdikleri zekatlar sayesinde herkesin ihtiyacını karşılar.
Böylece zenginler yoksullar nezdinde meşrulaşır, işçiler ve emekçilerin hakkını talep ederek alabilen “özne” olmasının önüne geçilerek nesneleşip edilgen olması sağlanır. Devlete ek olarak çeşitli ihale ve desteklerle palazlandırılan cemaatlerin de ihtiyaç duyulan eğitim, sağlık vb. hizmetleri vermesi karşılığında müritler (ve gerektiğinde iktidarı koruyacak militanlar) edinmesi sağlanır.
Dolayısıyla emekçilerin ve yoksulların pastadan aldıkları payın önemli oranda azalacağı önümüzdeki süreçte herhangi bir isyanı engellemek için ülke içerisinde uygulanacak şiddetin yanı sıra (Erdoğan’ın iyi hatipliği aracılığıyla) İslami söylemin (ve cemaatlerin) de yoğun olarak kullanılacağı görülüyor. Kapitalizmin krizinin şiddetli bir şekilde kendini göstereceği sınıfsal zeminde ortaya konulacak ve büyütülecek praksis, bu baskıyı karşılamak açısından oldukça yaşamsal bir niteliğe sahip olacaktır. Bu praksisle birlikte halkların ve inançların kardeşliği şiarının yanı sıra İslam’ın halkçı yorumunun biçimlendirdiği bir mücadele hattı sergilendiği takdirde Erdoğan’ın “yeni” dönemi beklenilenden kısa sürebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder