2 Kasım 2013 Cumartesi

Cenevre 2 Masal mı Gerçek mi?

(Toplumsal Özgürlük, Kasım 2013 sayısı)

15 Mart 2011’de başlayan Suriye’deki iç savaş tüm hızıyla devam ediyor. Savaşın gündemlerinden birini Cenevre-2 konferansı. Kasım ayında yapılması planlanan konferans ABD’nin isteği üzerine iki hafta ertelendi. En büyük neden, muhaliflerin bir araya getirilememesi. 

Suudi Arabistan etkisi 

Muhaliflerin bir araya getirilememesinin nedeni, ‘çok başlılık’. Çok başlılığı sebebi de, muhaliflerin arkasındaki Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan arasındaki vekalet savaşı. 

Suriye meselesinde ABD’nin vekaletini alan Suudi Arabistan, istihbarat başkanı Bender Bin Sultan’ın liderliğinde çalışmalarını hızlandırdı. Suriye kendi Selefi ordusunu oluşturmaya çabalayan Suudiler, Hizbullah’a karşı da Lübnan’da milisleri örgütlüyor. Konferansa güçlü gitmek için bir taraftan silaha sarılan Suudi yönetimi, İran’ın yükselen etkisini kırmak için konferansa katılımını engellemeye çalışıyor. ABD’nin müdahale etmemesiyle büyük ‘hayalkırıklığı’na uğrayan Türkiye ve Katar ise, kendilerine müdahale kanalları açma çabalarındalar.

Türkiye, PYD’yi tasfiye etmek için kullandığı El-Nusra ve Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) gibi örgütler üzerinden Suriye’ye müdahale kanalı açmaya çabalıyor. Ancak, ABD’den azarı işiten Türkiye, şimdi de bu gruplardan kurtulmanın peşinde. Katar ise Türk pilotların kurtarılmasında oynadığı perde arkası rolün de gösterdiği gibi ‘diplomasi’ ve özenle ‘beslediği’ Özgür Suriye Ordusu vb. silahlı örgütler üzerinden inisiyatif alma çabasında.

Bu iki ülkenin perde arkasındaki amacı, Suudi Arabistan’a çelme takmak. 

Kalamun Savaşı öncesi sessizlik 

Savaşın diğer tarafında, sessizlik ve kararlılık var. Esad yönetimi Cenevre’ye ön koşulsuz gideceğini belirtirken, İran konferansa katılmak istiyor. Rusya da konferansın gerçekleşmesi için yoğun çaba harcamakta. Esad yönetimi bir taraftan El-Nusra ve IŞİD gibi örgütlerin öne çıkması sonucundan rahatsız olan ‘ılımlı’ muhalifleri kazanmak için af çıkartıyor. Öte yandan savaş sahasındaki faaliyetlerini de hızlandırıyor.

Hizbullah ile birlikte savaş sahasında üstünlüğü ele geçiren Esad yönetimi, Kalamun bölgesinde büyük bir operasyona başladı. Kalamun bölgesi Şam ile 

Humus arasında, Lübnan sınırının doğusunda kalan büyük bir bölge ve stratejik açıdan büyük öneme sahip. Esad yönetimi, bölgede üstünlüğü ele geçirip muhalifleri kuzeye doğru sıkıştırarak, Cenevre’ye sahadaki üstünlükle gitmek istiyor. 

Cenevre 2 gerçekleşebilir mi? 

Bir yandan muhaliflerin kendi aralarında uzlaşamamaları ve sahadaki inisiyatiflerini El-Kaide türevlerine kaybetmeleri, diğer taraftan vekaleti alan Suudilerin güç oluşturabilmeleri için zamana ihtiyaçlarının olması, ABD’yi sıkıştırıyor. ABD zaman kazanmak istiyor ve süreci olabildiğince yavaşlatmaya çalışmakta.

Rusya, İran, Suriye, Hizbullah hattı ise ‘diplomatik’ süreçle birlikte düşmanlarından ne kadarını kendi yanına çekebileceği hesabında. Diğer yandan, savaşı sürdürerek kesin ‘zaferi’ kazanma peşinde. 

Sahadaki savaş 

Cenevre 2 süreci bir ‘barış’ ve ‘çözüm’ sağlamadan öte, tarafların ‘savaşmadan’ ne kadar kazanabileceklerini denedikleri bir sürece dönmüş durumda. 

Cenevre 2 nin nasıl akacağını da sahadaki silahlı savaşın kendisi belirleyecek gibi gözüküyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Trump’ın Avrupa’yla Dansı

Geçtiğimiz hafta yayımlanan 2025 Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesi, dünya gündeminin zirvesinden inmiyor. Belge hakkındaki tartışmaların ön...