2 Kasım 2014 Pazar

‘Mukavemet’in ‘Koalisyon’la İmtihanı

(Toplumsal Özgürlük, Kasım 2014 sayısı)

Suriye ve Irak’ta devam eden savaşta “yeni” bir dönem başladı. Bu dönemi başlatan güçler, savaşın bir tarafını oluşturan ABD ve müttefikleri. Ve bu tarafın bu “yeni” dönemdeki hamlesinin “görünürdeki” hedefi, savaştıkları diğer “taraf ” değil, eski adıyla IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) yeni adıyla İD (İslam Devleti).

11 Eylül’de Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin başkanlığında Körfez ülkeleri (Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt), Mısır, Ürdün ve Türkiye’nin de katıldığı ‘terörle mücadele toplantısı’ yapıldı.

Bu toplantının devamında yapılan ve 40 ülkeden temsilcilerin katıldığı Paris toplantısı sonucunda, Irak ve Suriye’deki önemli bölgeleri ele geçirip “hilafetini” ilan ederek “İslam Devleti” olarak adını değiştiren IŞİD’le mücadele etmek için “Uluslararası Koalisyon” oluşturuldu. Koalisyon, 23 Eylül’de IŞİD ve Nusra Cephesi mevzilerini vurarak müdahale etmeye başladı. 

‘Direniş’ Koalisyon’a temkinli 

Suriye ve Irak’taki savaşın diğer tarafı, kendilerine “Mukavamet” adını veren ittifak ekseni. İran, Esad, Hizbullah ve Irak’taki Şii grupların oluşturdukları bu eksen, Suriye ve Irak’ta süren savaşta oluşan bir ittifak ve hem “Uluslararası Koalisyon”daki ülkelerle hem de IŞİD’le dolaylı ve doğrudan savaş içinde. “Mukavemetin” oluşturulan koalisyona bakış açısı ise, esas olarak temkinli ve karşı olmakla birlikte, ekseni oluşturan parçaların içinde bulunduğu duruma göre de değişiklik gösteriyor. IŞİD’le doğrudan savaşan Irak ve Suriye’den destek ve memnuniyet açıklamaları geldi. Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari “Bu güçlü bir destek mesajı”, Suriye Ulusal Uzlaşma Bakanı Ali Haydar ise “Bu ülkeler IŞİD’in oluşturulduğu yerler. Eğer şimdi IŞİD’e karşı saldırıya katılacaklarsa, bu iyi bir şey” açıklamasını yaptı. 

Diğer yandan İran ve Hizbullah’tan da “sert” açıklamalar geldi. İran’ın dini lideri Ali Hamaney “Bu meselede Amerika’yla  işbirliği yapmayacağız, özellikle de onların elleri kirli olduğu için” derken, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah “Biz, ister Suriye rejimine, ister DAİŞ’e (IŞİD) karşı olsun, Amerikan askeri müdahalesine ve Suriye’de bir uluslararası koalisyona karşıyız...” dedi.

Bu açıklamalar “farklı” bakış açıları gibi gözükse de esasında “Direniş”in ana politikasının nüanslarını gösteriyor. 

ABD’nin bölgeye geri dönüşü 

Suriye ve Irak’ta IŞİD’e verilecek zarar, bu alanda “Mukavemetin” mücadelesine kazanç sağlıyor. Öte yandan, IŞİD’e müdahale için ABD’nin bölgeye geri gelmesi ise İran ve Hizbullah’ın bölgede kazandığı inisiyatifi hedef alıyor. 

Özellikle Hizbullah’ın Lübnan ve Gazze’de İsrail’i gerileten direnişi ve İran’ın Irak, Bahreyn ve Yemen’deki Şii gruplar üzerinden bölgede kazandığı hakimiyet, ABD ve etrafındaki güç alanı için büyük “tehdit” içeriyor. 

Nitekim, ABD’de bu tehdide karşı sadece uçaklarıyla “geri gelerek” değil, aynı zamanda bölgedeki “aletlerle” de müdahale ediyor. “Koalisyon”un bir amacı da, IŞİD’i öldürmeyecek ama kendisine de “karşı gelemeyecek” duruma getirmek. Ve böylece IŞİD bu “tehdit”e karşı bir “alet” olacak. Bunu Kobanê’deki mevzilere yapılan saldırılardan ve Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım’ın açıklamasından görüyoruz: “Amerika’nın tavrı dikkatle izlendiğinde görülüyor ki, onlar IŞİD’in bölgedeki varlığını kabul ediyor; sadece diğer ülkelere yayılmasını engellemeye çalışıyorlar”. 

“Direniş”ten “halklarla” zafere 

ABD’nin Uluslararası Koalisyon ile Ortadoğu’ya tekrar dönmesi sadece Mukavemet için değil halklar için de büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu tehdidin “aletlerine” karşı direnen Mukavemet’in ve bölge halklarının kurtuluşu ise güçlerini ortaklaştırmaktan geçiyor. Bu birlikteliğin yolu da, baskıcı İran ve Suriye rejimlerinin merkezinde olduğu bir duruştan değil, Rojava’da direnen halkın gösterdiği devrimci-demokratik yoldan geçiyor.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Trump’ın Avrupa’yla Dansı

Geçtiğimiz hafta yayımlanan 2025 Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesi, dünya gündeminin zirvesinden inmiyor. Belge hakkındaki tartışmaların ön...