(Toplumsal Özgürlük, Haziran 2016 sayısı)
Özyönetim ilanlarından sonra devletin saldırısıyla başlayan silahlı çatışmalar giderek büyüyor. Ağustos 2015’te başlayan çatışmalar il merkezlerinden ilçelere doğru yayılıyor. Diğer yandan baharın gelmesi nedeniyle hareket kabiliyeti artan HPG de çatışmalara katılmaya başladı. Dolayısıyla çatışmaların kısa vadede bitmeyeceğini, tam tersine uzun süreli bir hal alacağını gösteren bir durumla karşı karşıyayız.
Aktif savunmaya
7 Haziran seçimlerinde iktidardan düşen AKP, yenilginin verdiği hırsla özellikle Kürt illerindeki DBP ve HDP binalarına ve yöneticilerine olan saldırılarını arttırmış, darbe süreçlerini aratmayan bir baskıya yönelmişti. Buna karşılık olarak özyönetim ilan eden halk direnişe geçmiş, yereldeki gençler de hendek kazarak direnişe katılmışlardı. Başta Cizre, Sur, Nusaybin olmak üzere yerelde ciddi direnişler sergilenerek kolluk güçlerinin yüz günden fazla sürede mahallelere girememeleri sağlanmıştı.
Bu direnişlerin kimi yerlerde giderek şiddetlenerek kimi yerlerde ise kısmen azalarak, fakat süreklilik gösteren bir şekilde devam ettiğini görmekteyiz. Özellikle Mayıs ayından bu yana “salt savunma”dan “aktif savunma”ya geçişin ilan edilişiyle birlikte çatışmaların boyutları değişti. “Salt savunma” durumundayken hendek başında duran ve belirli mahallelerde duran YPS/YPS Jin, “aktif savunma” ile birlikte kentlerin her noktasına yayılarak aktif ve etkin saldırılar gerçekleştiriyorlar. Bu durum PÖH ve JÖH’lerin giderek daha fazla kayıp vermelerine (özellikle Nusaybin ve Şırnak merkezde) yol açmakla birlikte, saldırı inisiyatifinin de Kürt gençlerinde olmasını sağlamış durumda.
Yolların hakimiyeti önem kazanıyor
Öte yandan baharın gelmesiyle birlikte HPG’nin hareket kabiliyetinin artmasıyla kentlerde süren savaş kırlara da sıçramış durumda. Özellikle karakollara ve yollara yapılan saldırılarla askerlerin hareket etmeleri sınırlandırılmış durumda. Özellikle Amed, Dersim, Hakkari ve Şırnak çevresindeki yollardan geçiş yapan askerlere yapılan saldırılarla ordunun hareketi kısıtlanılıyor. Yollardaki saldırılara ek olarak yapılan karakol ve emniyet müdürlüklerine yapılan saldırılarla da kolluk kuvvetleri baskı altına alınıyor. Böylece hem kentlerdeki YPS/YPS Jin’in üzerindeki baskı azaltılmaya çalışılıyor hem de kurtarılmış alanlar yaratılmaya çalışılarak devlet güçleri binalarına sıkıştırılmak isteniyor.
Ufukta yeni bir barış sürecinin gözükmemesi, hatta gerek cumhurbaşkanının söylemleri gerek PKK yöneticilerinin söylemleri savaşın şiddetinin giderek artacağını gösteriyor. Her ne kadar iki tarafta için de bir daha üstün olma durumu bulunmasa da, yaz aylarıyla birlikte HPG’nin hareket alanının artması, devlet güçlerinin yol kontrollerini sağlamada zorlanmaları ve YPS/ YPS Jin’in de giderek kent savaşında tecrübe kazanmaları sonucunda devlet güçlerinin fazla kayıp vermeye başlamalarıyla bu “yenişememe” durumunun uzun süre devam edemeyeceği öngörülebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder