Yine ve yeni bir 21 Mart’la doğa ve yaşam kendini küllerinden tekrar yarattı. Her dilde neredeyse “Yeni Gün” olarak adlandırılan bu günü anlamlı kalan birçok olay vardır halkların hafızalarında.
Nasıl ki kendini küllerinden yaratan her varlık gibi, insan da kendini küllerinden yaratırken geçmişiyle bir hesaplaşmaya, geçmişinden güç almaya gereksinim duyar. Bu gereksinimlerini, bir bilgeliğin duyarlığıyla, geçmişini ince ince işleyerek kazandığı bilgilerle ve düşüncelerle gidererek ilk aşamasını tamamlar.
Daha sonra düşüncenin ve bilginin maddi güç haline gelmesi süreci gelir. Ve bunu gerçekleştirmek için duyulan en büyük gereksinim de kuşkusuz cesarettir. Cesaret, baskı ve zülme dönüşmüş olan karşıt düşünceye karşı koymanın anlamını taşımakla birlikte, kendini yakıp küllerinden doğan bireyin varlığının da tüm çıplaklığıyla ortaya konmasının aracıdır.
Ve bu araçta oluştuktan sonra geriye bu aracın kamulaştırılması kalmaktadır. Düşüncemizle, bilgimizle, cesaretimizle oluşturduğumuz aracımızı, nasıl ki içinde yaşadığımızdan çevre ve toplumdan etkisinden bağımsız oluşmamışsa, onlardan bağımsız da var olamaz. Büyük halk kitlelerine ulaşırken de aracımız bizi yansıtır bir bakıma da. Ne kadar sesimiz dört duvardan duyulmasa da, ne kadar bir derviş olgunluğunun getirdiği mütevazilikle, gözleri tüketimin perdesiyle kapanmış olanlara görünmese de, milyonların yüreklerine sarsılmaz bir şekilde girecek kadar da büyüktür aracımız.
Düşünce ve bilgi, cesaret ve mütevazilikle gibi “üç” değerle oluşturarak, insanlığa hediye ettiğimiz bu araç, her 21 Mart’ta tekrar tekrar kendini yenileyerek ezilenleri, mazlumları ve emekçileri nihai zafere götürecek yolda aydınlanmayı sağlayacaktır.
Küllerimizden tekrar tekrar doğarak yarattığımız “Yeni Gün” hepimize kutlu olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder