1 Aralık 2011 Perşembe

Durmak Yok Saldırıya Devam

(Toplumsal Özgürlük, Aralık 2011 sayısı)

Türkiye Cumhuriyeti, 88. yılına büyük biraderin emri, ustanın uygulamasıyla sonuca ulaşan “renkli devrimi” ile girdi. Tabii bu “devrim”in sonucu biz emekçiler ve ezilenler için daha fazla baskı, daha fazla sömürü ve daha fazla zulüm demek. 

Daha Fazla Çalış, Daha Az Yaşa 

12 Haziran Milletvekili Genel Seçimini kazanmasıyla birlikte işçi sınıfına yönelik saldırılarına kaldığı yerden hız vererek devam eden AKP Hükümeti, kıdem tazminatı tartışmaları bitmeden mesai saatlerini günde- me getirdi. Geçen sene “İşçiler gerekirse 16-18 saat çalışacak” sözüyle fikrini dilen getiren Enerji Bakanı Taner Yıldız “Güneş ışığından daha fazla yararlanmak için işe erken başlamalıyız” diyerek bu fikrinin nasıl uygulamaya geçirileceğini de ortaya koydu. Bu niyet, sermayenin işçinin tüm zamanını, yaşamının her anını istediğini gösteriyor. 

İktidara geldiği günden beri sermayenin çıkarları doğrultusunda hareket eden AKP Hükümeti, “güncelleme” adı altında doğalgaz ve elektriğe yaptığı zamlarla da emekçileri günden güne yoksullaştırıyor. 

Finans-kapitalin AKP eliyle yaptığı saldırılar işçilerle sınırlı kalmayarak kamu emekçilerine de uzanıyor. 657 sayılı yasanın eskidiği söylenerek kamu emekçilerini esnek, güvencesiz çalışmaya zorlayacak yeni bir yasanın hazırlığı yapılmakta. 

2008 kriziyle birlikte sermaye sınıfı emekçilere yönelik saldırılarını arttırırken, emekçiler de bu saldırılara genel olarak yerellerde verdikleri direnişlerle karşılık verdi. Fakat sermayenin bu saldırılarını püskürtmek için bu yerel direnişleri genele yayarak, sermayeye hak ettiği cevap geniş çaplı bir direnişle verilmelidir. Bunun için de komünist/devrimci güçlere birleşik bir mücadele hattı kurma görevi düşmektedir. 

Ya Benimsin ya da Benimsin 

AKP’nin saldırıları emekçilere olduğu kadar Kürt halkına karşı da dur durak bilmeden devam ediyor. Kazan Vadisi’nde 36 PKK’linin öldürülmesi, KCK operasyonu adı altında Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve yayıncı Ragıp Zarakolu’nun tutuklanması, bu saldırıların şiddetinin artarak devam ede- ceğini gösteriyor. Ayrıca Başbakan’ın “KCK’yı destekleyenler kendilerini gözden geçirsinler” sözleri bu saldırıların devrimci/demokrat kesimlere de uzanacağına işaret ediyor. Böylece AKP yanına çekebildiği Kürtleri ve demokratları (!) kendisine boyun eğdirerek, çekemediklerini de tutuklama, baskı yoluyla teslim almaya çalışmakta. 

Bütün bu saldırılarla birlikte; Van depremiyle açığa çıkan milliyetçi histeri, devletin geç gelen yardımları (!), sermayenin kâr ve rant hırsı sonucu yaptığı çürük binaların altında kalarak yüzlerce insanın can vermesi devrimci/demokrat güçlere Halkların Demokratik Kongresi’nin mücadelesini büyütme görevini veriyor. 

Katli de Tecavüzü de Vaciptir 

AKP’nin olağanlaştırdığı sömürü ve şiddetin somut olarak yöneldiği en önemli toplumsal kesimlerden biri de kadınlar. 13 yaşındaki N.Ç.’ye tecavüz ettikleri iddiasıyla 2003 yılından bu yana yargılanan 26 kişi hakkında Yargıtay 26 kişinin N.Ç.’nin ile onun rızasıyla birlikte olduğuna karar verip cezalarında indirime giderek serbest bıraktı. Bunun üzerine gösterilen tepkilere karşı kararı veren yargıcın “Yasalara ve vicdanımıza uygun bir karar verdik” sözleri de devletin yasasını, vicdanını ve cinsiyetini orta- ya koyuyor. 

Kadın cinayetlerini, tecavüzleri yasalarına ve vicdanına uygun bulan devlete karşı kadın mücadelesi önemini, 

haklılığını ve gücünü arttırarak devam ediyor. 

Doğa da Benim Kolluk Kuvvetleri de 

Sermayenin sömürüsü yönünü işçi ve emekçilerden sonra doğaya yöneltmiş durumda. Nükleer santraller ve HES’lerle Anadolu insanının yaşamına ve doğasına göz diken sermaye, her yerde yerel halkın direnişiyle karşılaşıyor. Doğasını ve yaşamını savunmak için sabaha kadar nöbet tutan Solaklı Halkına devletin kolluk kuvvetleri kadın ve çocuk demeden saldırıyor, Gerze’de büyük bir direniş sergileyen 6 kişiyi de tutuklayarak bu direnişi kırmaya çalışıyor. Fakat Karadeniz halkı büyük bir direniş gerçekleştirerek bu saldırıları “şimdilik” geri püskürt- müş durumda. Sermayenin doğayı talan etme saldırısına, doğa dostu güçlerle komünist güçlerin ortak bir direniş örgütleyerek karşılık vermeleri gerekiyor. 

Genç Sen’in kapatılmasıyla öğrenci gençliğe yönelik saldırılarına hız veren sermaye, YÖK’ü yeni sömürüsüne uyacak şekilde değiştirerek paralı ve gerici eğitim sistemini gençliğe reva görmeye devam ediyor. Öğrenci gençliğin mücadelesi, kendisine geleceksizlik, işsizlik, paralı ve gerici eğitim sunan sisteme karşı cevabını örgütlü ve birleşik mücadelesiyle verecektir. 

Ya Direniş Ya Direniş 

Sermaye kurduğu sistemle işçileri, emekçileri, halkları, inançları, doğayı, kadınları ve gençliği esir alıyor. Buna karşı direnenleri ise AKP Hükümeti ve kolluk güçleriyle bastırmaya çalışıyor. Sermayenin bu saldırılarına karşılık vermenin, eşit, özgür, sömürüsüz, sınıfsız ve sınırsız bir dünya kurmanın yolu sistem karşıtı güçlerle ortak, birleşik bir mücadele hattı kurmaktan geçiyor. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Guglielmo Carchedi’nin “Başka Bir Avrupa İçin” adlı eseri üzerine

5 Eylül 1938 tarihinde doğan Guglielmo Carchedi, Amsterdam Üniversitesi İktisat ve Ekonometri Bölümü’nde öğretim üyeliği yapmış Marksist bir...