26 Temmuz 2025 Cumartesi

Savaşın Cezbesi

Savaş ateşinin dinmek bilmediği Orta Doğu coğrafyasında perde arkasında bekleyen çatışma dinamikleri sahneye çıktılar. Önce Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) yönetimiyle Dürzi grupları arasında başlayan çatışmaya işgalci-soykırımcı İsrail’in dahil olması, ardından HTŞ’nin çekilmesiyle Arap-Bedevi aşiretlerin Dürzilerle savaşması ve bu sefer ABD’nin müdahalesiyle ortalığın “durulması” savaşacak öznelerin ve çatışma dinamiklerinin beklenenden “çok olduğunu” ortaya koydo. Bu çokluğun en büyük nedenleri ise ortada pay alınabilecek “pasta”nın bulunması ve pastanın sahibinin öznelere paylarını kabul ettirecek “hegemonyadan” henüz uzak olması.

Dürzilerin Direnişi

İktidarı aldıktan hemen sonra programını uygulamaktan çekinmeyen HTŞ yönetimi, ilk olarak sahil kıyısındaki Arap Alevilere yönelik (HTŞ’nin kurduğu komitenin raporuna göre 1426 kişi öldürülmüş) katliamla[1] “aykırı” seslere izin vermeyeceğini açıkça belirtmişti. “Güveni sağlamak” için Dürzilerin çoğunlukta olduğu Süveyda’ya düzenlenen operasyonla bu politikanın ikinci ayağını uygulamak isteyen HTŞ yönetimi hem Dürzilerin direnişine hem de işgalci-soykırımcı İsrail’e çarptı.

Dürzilerin şehir savaşını başarıyla vermesi, işgalci-soykırımcı İsrail’in önce Genelkurmay ve Savunma Bakanlığı’nın binalarını ve ardından Süveyda’daki HTŞ güçlerini vurmasıyla “ciddiyetini” göstermesi; sonrasında Arap-Bedevi aşiretlerin devreye girmesiyle “inadın” devam ettirilmesine de aynı karşılıkların verilmesi Dürzilerin ve işgalci-soykırımcı İsrail’in güney Suriye’nin kontrolünü vermemekte kararlı olduklarını ve olacaklarını ortaya koydu.

Dürziler her ne kadar Baas iktidarı boyunca “gayriresmi” bir statüye sahip olsalar da tarihi yurtları olan Süveyda ve çevresinde güçlü bir iktidara sahip olamamışlardı. Şimdi ise kendilerine “dürzü” diyerek aşağılayanların yok etmek çabalarına direnmekle birlikte Esad’ın yıkılmasının yol açtığı “fırsatı” da değerlendirerek bölgelerindeki “tek” hâkim güç olmayı istiyorlar ve bunun için de işgalci-soykırımcı İsrail’den destek istemekten çekinmeyip ölümüne direneceklerini açıkça belirtiyorlar. Ve bununla birlikte özerklik[2] ilan etmeleri de HTŞ’nin güçlü ve merkezi bir devlet kurmasını engelleyecek önemli bir “pürüz” olmaya devam edeceklerini gösteriyor.

İşgalci-soykırımcı İsrail’in “Hesapları”

İşgalci-soykırımcı İsrail ise kendisine bugüne kadar saldırmayan HTŞ yönetimini vurarak hem onun gücünü sınırlandırmak hem de Dürzilere vd. halklara “güvence vererek” bölgedeki “hegemon” güç olduğunu göstermek istiyor. Keza işgalci-soykırımcı İsrail de “fırsattan” istifade güney Suriye ve Lübnan’a çökmeyi planlıyor ve bunun için de saldırılarını kınayan küresel güçler Çin, Rusya ve ABD’yi umursamayıp yoluna devam etmeyi düşünüyor.

Öte yandan işgalci-soykırımcı İsrail’in saldırılarının bir diğer nedeni de “içerideki gelişmeler”.  Hakkındaki davalara ve dağılan koalisyonuna karşı bir “kurtarma” hamlesi olarak saldırıyı seçen Netanyahu, kısmi itibar kazanımı elde etse de sorunlar çığ gibi büyüyor. Askerler arasında intihar sayısının keskin şekilde artması sonucunda işgalci-soykırımcı İsrail’in çatışma bölgesinde bulunan yedek asker sayısında yüzde 30 azalmaya[3] gitmesi, Gazze’de belirlediği stratejik hedeflere hâlâ ulaşamaması nedeniyle Hamas’ın ateşkes yanıtının önemli olduğunu ifade etmesi[4] işlerin giderek zorlaşacağının haberini veriyor. Bu noktada ise ABD’nin işgalci-soykırımcı İsrail’e vereceği desteğin belirleyiciliği önem kazanıyor.

ABD’nin Destekleri

İşgalci-soykırımcı İsrail’in HTŞ yönetimine yönelik saldırılarını “kınasa” da güçlü bir tepki vermeyen ABD, durumu toparlamak adına hamlelerini sıklaştırıyor.

Netanyahu’nun saldırıları karşısında Trump’ın tepkili olduğu[5] “dedikodusunun” yayılmasıyla birlikte ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, HTŞ iktidarının alternatifinin olmadığını söyleyerek arkasındaki enerjiyi kaybetmeden Ahmed eş-Şara’ya “uyumlu olma” çağrısı yaptı.[6]

“Uyumlu olma” çağrısıyla Trump’ın eş-Şara’dan şimdilik vazgeçmediği görülüyor. Ve bu vazgeçmemenin İsrail’e saldırmama, İran ve Direniş Ekseni güçlerine yönelik karşıt tutumun devam ettirilmesi gibi ABD’nin bölge politikalarıyla ve müttefikleriyle “uyum sağlandığı” sürece devam edeceği ortada.

Nitekim Şam yönetiminin Türkiye’den resmen destek istemesi[7], Şam’da gerçekleştirilen Suriye-Suudi Yatırım Forumu’nda telekomünikasyon, enerji, finans, altyapı vb. alanlarda 6,4 milyar dolarlık yatırım anlaşmalarının imzalanması[8], Paris’te bir araya gelen ABD, İsrail ve HTŞ yöneticilerinin siyasi geçiş sürecinin devam etmesinde “uzlaştıklarını” duyurması[9] eş-Şara’nın “uyumlu” olmayı istediğine işaret ediyor. Fakat ABD’nin Sezar yaptırımlarını kaldırmayarak Suriye’yi başta İbrahim anlaşmalarına dahil olmak üzere diğer politikalarına uyum sağlamaya zorlayarak eş-Şara’yı “denemeye” devam edeceği de ortada.[10]

Öte yandan ABD’nin bölgede hegemonya kurmasını zorlayan güçler işgalci-soykırımcı İsrail ve irili ufaklı öznelerle sınırlı değil, “Avrupa” da adımlarını hızlandırıyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD ve işgalci-soykırımcı İsrail’in tepkilerine rağmen eylül ayında yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Filistin devletini resmen tanıyacaklarını açıkladı.[11] Buna karşılık “İsrail bizim için kirli işler yapıyor” diyen Almanya Başbakanı Merz’den sonra sözcüsü Kornelius da İsrail’in güvenliğinin Almanya için önemli olduğunu belirtip Filistin’i tanımaya dair bir planlarının olmadığını ifade etti.[12]

Filistin’i tanımada ABD’den “bağımsız” hareket eden Fransa ve Almanya İran konusunda ise “birleşiyorlar.” İran ile İngiltere, Fransa ve Almanya arasında İstanbul’da nükleer konusunda yapılan görüşmelerde yeniden görüşülmesinde mutabakata varılması[13] “Avrupa”nın bölgede kendi planlarını uygulamaya çalıştığını gösteriyor.

Ve bu girişimler, “hegemon”un bıraktığı boşluklardan faydalanabilme “fırsatını” kullanmaları için bütün özneleri “zorun gücü”nü kullanmaları yönünde cezbediyor.



[1] https://haber.sol.org.tr/haber/hts-rejiminden-alevi-katliami-raporu-suclu-esad-taraftarlariymis-ordu-yonetimi-dahil-olmamis

[2] https://www.presshaber.com/suveydada-durziler-ozerklik-ilan-etti-88265.html

[3] https://www.timesofisrael.com/liveblog_entry/idf-chief-moves-to-reduce-reservist-deployment-to-active-combat-zones-by-30/

[4] https://www.timesofisrael.com/liveblog-july-24-2025/

[5] https://www.axios.com/2025/07/20/israel-syria-strikes-trump-netanyahu-divide

[6] https://www.reuters.com/world/middle-east/us-envoy-urges-syrias-sharaa-revise-policy-or-risk-fragmentation-2025-07-22/

[7] https://www.aa.com.tr/tr/gundem/msb-suriye-tarafindan-terorle-mucadele-ve-savunmanin-guclendirilmesi-amaciyla-turkiyeden-resmi-destek-talep-edildi/3639437

[8] https://english.alarabiya.net/News/middle-east/2025/07/24/syriansaudi-investment-forum-kicks-off-in-damascus-

[9] https://sana.sy/en/?p=365875

[10] https://harici.com.tr/abdden-sama-hem-havuc-hem-sopa/

[11] https://www.bbc.com/news/articles/ckg5g4p3245o

[12] https://www.investing.com/news/politics-news/israels-security-a-priority-for-germany-no-plans-to-recognize-palestine-93CH-4152830

[13] https://www.reuters.com/world/middle-east/iran-europeans-hold-frank-nuclear-talks-with-un-sanctions-looming-2025-07-25/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

(Çeviri) Oyunu Durdurun - İnmek İstiyorum! – Michael Roberts

"Hedging", eskiden satış veya satın alma riskini azaltmanın bir yoluydu. Hasatlarının gelmesini bekleyen çiftçiler, pazarda ölçek ...